+19
Nesrin'i eve bıraktım ben de tekrar eve geçtim. Yolda biraz konuşmuştuk tabi, nasıl vakit geçirdiğini, ne düşündüğünü merak ediyordum. Yine her zamanki utangaçlığı ile kendisi ile her şeyin mükemmel olduğunu, annemin onu sevip sevmediğini merak ettiğini söyledi. Gülümseyerek, ben de konuşmadım daha sevmiş gibiydi dedim.
Annemin ne düşündüğünü elbette merak ediyordum, iyi anlaşırlarsa Nesrin sık sık bize gelebilirdi. Çekinmeden sordum. Bayılmıştı annem Nesrin'e ne zaman isterse gelsin ne tatlı kız diye sıralıyordu memnuniyetini. iki taraftan da duyduğum olumlu yorumlar beni daha da mutlu etmişti. Akşam Nesrin'le mesajlarımız devam ediyordu. Biraz morali bozuk gibiydi. Babasının iş gereği yurt dışına gitmesi gerektiğini, ilk aşamada en az 3 ay kalacağını öğrendiğini söyledi. Nesrin'in ne derdi varsa neye üzülüyorsa kendi derdim gibi canım sıkılıyordu. Teselli etmeye çalışsam da morali hiç iyi değildi, o gün bu konudan başka nerdeyse bir şey konuşmadık.
Dönem sonu gelip çatmıştı, Nesrin'in babası birkaç gün önce yurtdışına işi için gitmişti. Nesrin çok keyifli değildi ama alışması gerektiğini de biliyordu. Karneler dağıtıldı, teşekkür almıştım, Nesrin takdir almış ama yine de bazı notlarından memnun değildi. Okul araya girmişti, okul sayesinde nerdeyse her gün görüşüyorduk Nesrinle. Şimdi nasıl olacaktı, her gün olmasa da arada çıkarız dışarı heralde diye içimden kendimi teselli ediyordum. O gün biraz dolaştık, hafiften kar yağıyordu. Nesrin'in siyah saçlarında kar taneleri inci gibi duruyordu, ona o kadar alışmış ve o kadar seviyordum ki kıza bir şey olacak diye elimde olsa ceketimin içine koyup öyle dolaştıracaktım.
Tatil başlamıştı artık, Nesrinle her gün buluşamıyorduk haliyle. Evde vakit geçmek bilmiyordu, oyunlardan da eskisi kadar zevk almıyordum. Günler böyle geçiyordu, Nesrin'le sürekli mesajlaşıyorduk. Yine bir mesaj gelmişti, hemen cevap vermek için açtım telefonu, Nesrin değildi, Ebru yazmıştı...