1. 1.
    0
    Gelin bir de islam’ın en değerli kitabı Kuran’a bakalım:

    Bakara -79 “Artık vay hallerine; kitabı kendi elleriyle yazıp, sonra az bir değer karşılığında satmak için “Bu Allah katındandır” diyenlere. Artık vay, elleriyle yazdıklarından dolayı onlara; vay kazanmakta olduklarına.”

    Demek ki bu durumdan koşulların uygunluğundan istifade etmek ve çıkar sağlamak amacıyla peygamberlik iddiasında bulunan sadece muhafazid değildi. Onlar muhafazid’e göre yalancı peygamberlerdi ama onlara göre de muhafazid yalancı bir peygamber di. Hakikatte hepsi bir birinden farksızdı.

    islam’dan önce de Hac ve Kabe vardı. Bu Kabe’ye Arap yarımadasının uzak yerlerinden gelenler vardı. Amma bir usul vardı ki şu yanında yiyecek getirmek yasaktı. Yiyecekle gelmek Allah’a güvenmemek oluyordu. Günlük elbiseyle tavaf edilmezdi dışardan da elbise getirilmezdi. Peki ne yapılırdı ihram bu işe bakan aileden satın alınırdı. Neden? islam öncesi de Allah’ın mekanı olan Kabe’ye tertemiz elbiseyle girmek gerekti. Üzerinizdeki elbiseler belki de haram işlerken de üstünüzdeydi Allah’ın evini bunlarla kirletmemeli. Peki yoksul olanlar da var mıydı tavafa gelenler arasında? Evet vardı. ihram alacak parası olmayanlar Kabe’yi çırılçıplak tavaf ederdi kadın ya da erkek fark etmez.

    “Peygamberin izniyle ihramdan çıkıp Mina’da bulunan kadınlarımıza yöneldik. Zekerlerimizden meni damlıyordu” (Buhari Hac/81; Müslim Hac/141)

    Bu hadis hem Buhari’de hem Müslim’de var. Yani sahihliği tartışılmaz demek ki Mekke’nin fethinden sonra örtünme ayetleri inmeden evvel Müslümanlar da çıplak tavaf etmişler. Ayrıca Mekke Kureyş’in kontrolünde iken Hudeybiye barışında anlaşma yapılmıştı, Müslümanlara bir yıl sonra Hac için izin verilmişti. O sırada Kabe Kureyş’in kontrolünde olduğundan tavaf onların istediği gibi ihramı satın alarak ya da çıplak yapılmıştı. Ve erkekler bir sürü çırılçıplak kadını görünce de doğal olarak zekerlerinden meni damlıyordu.

    Kabe ziyareti bugün nasıl büyük bir kazanç kaynağı ise o zamanlar da durum böyle idi. Kabe’de bazı hizmetler vardı ve bu hizmetlerin her birini yönetici konumunda olan aileler tedarik ederdi: Hicabe: kabe perdeciliği ve anahtarlarının korunması Sedanet: Hicabe’nin yardımcılığı Kabe kapıcılığı. Rifade: Hacılara yemek verme gibaye: Hacılara su verme. Bu görevlerden gibaye vazifesini Hz.muhafazid’in dedesi Abdulmuttalib, Abdulmuttalib ölünce de oğlu Ebu Talib yerine getiriyordu. Yani Hz.muhafazid’in ailesi de bu Hac işinin kaymağını yiyenlerdendi.

    Mekke Medine dolayları inanç olarak nasıldı? Aslında buralar inanç olarak bayağı renkli ve çeşitli idi. Medine’de önemli sayıda Musevi vardı, Mekke ekseri putperestti, putları reddeden Hanifler de vardı. Yabana atılmayacak kadar Hıristiyan Arap da vardı; bunlar Roma etkisiyle Hıristiyanlaşmıştı. Hıristiyan ve Hanif inancının bir sentezi olan Rukus inancı da vardı.

    Peki Arap yarımadasında ki Hz.muhafazid de dahil bütün bu peygamberlerin amacı neydi? Bunlar Arapları kendi etraflarında bir arada toplamak ve tüm Arap yarımadasına hakim olmak istiyorlardı. Onların da aynı Hz.muhafazide inananlar gibi müritleri vardı. Alın bir örnek tamamen islami kaynaklardan:

    “ilk dinden dönme hareketi Peygamber (s.a.s)’in sagliginda Yemen’de ortaya çikmisti. Kendisinin peygamber oldugunu iddia eden Esved el-Ansî, topladigi kuvvetlerle önce Necran bölgesini, pesinden de San’ayi, Vali Sehr ile yirmi bes gün savasarak ele geçirdi. Hz. Peygamber’in Amil ve muallimi olarak bölgeye gönderdigi Mu’az b. Cebel, Ma’rib’de bulunan Ebu Musa el-Esari’ye iltihak etmis daha sonra Ikisi birlikte Hadramevt’e gitmislerdi (Taberi, III, 229-230).

    Ibnül-Esir’in ifadesiyle, “Esved’in çikarmis oldugu fitne bir alev gibi, Hadramevt’ten Taif, Bahreyn ve Ahsa’dan Aden’e kadar her yeri kaplamisti” (Ibnül-Esir, II, 338).

    Hadramevt’te toplanan müslümanlar endiseli bir sekilde beklerken, durumu haber alan Rasûlüllah (s.a.s)’in, Yemen bölgesinde bulunan müslümanlarin tamamina yönelik, Esved’e karsi savasilmasi emri bölgeye ulasti. Veber b. Yuhannis vasitasiyla gönderilen mektubta; dinin korunmasi, mürtedlere karsi savasilmasi, Esved el-Ansî’nin açikça savasilarak veya gizli bir tertiple ortadan kaldirılmasi ve bu emrin Islâm’da sebat eden bölgedeki bütün müslümanlara ulastirılmasi gibi talimatlar yer almaktaydi” (Taberi, III, 231; Ibnül-Esîr, II, 338).

    “Rasûlüllah (s.a.s)’in emri San’a’daki müslümanlara ulastigi zaman, planlanan bir suikast ile Esved el-Ansî, Firûz adindaki biri tarafindan öldürülmüs ve Kenan bölgesi tekrar Islâm’in hâkimiyetine girmisti. Onun öldürüldügü haberi Medine’ye Rasûlüllah (s.a.s)’in vefat ettigi günün sabahinda ulasmisti” (Taberi, III, 227 ).

    Ama içlerinden galip gelenin adı ve ayetleri yaşayacaktı. Bu kişi Hz.muhafazid oldu!
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster