/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 51.
    +1
    Part 21

    Serdar, kardeşim… Ortak hislerimiz, geçmişimiz, karakterlerimiz o kadar benziyorduki, can kardeşim olacağını beraber geçirdiğimiz o sedirli kafe gününden anlamıştım. Daha çok anılarımız olacaktı, belliydi.

    Semayla ilişkimin gidişatı her zamanki gibiydi ilk günlerde. Bölüm değiştirişim yanına gelişim onu da mutlu etmişti. ilk yıldan çevremizdeki arkadaşlarımızın çoğu bizimleydi fakat bir o kadar da yeni arkadaş edinmiştik. Güzel sesli Ersin ve daha bir çok yeni arkadaş.

    Gitar çalışımı yaz tatilinde çok ileri düzeye taşımıştım. Bir çok parça çalabilecek kadar gitar biliyordum artık. Okulun daha ilk haftası tiyatro öğretmenler günü için başlatılan etkinlikte müzik hocamız beni sahneye çıkarıcağını söylemişti. Çok heycanlıydım. Daha önce hiç kalabalığa gitar çalmamıştım.

    Bölüm değiştirdikten sonra okula birkaç saat erken gidiyor, kantinde arkadaşlarla toplanıp şarkılar türküler söylüyorduk. Öyle uzun geçen ilk iki haftaydıki, dopdolu.

    Bir gün Serdar ve diğer arkadaşlarla kantinde gitar çalıp şarkı söylerken nerdeyse 50-60 öğrenci etrafımızda toplanmıştı. Orada yeni arkadaşlar edindik. Oğuz ve ismail. Bir alt dönemimizden olan bu çocuklarla epey ısınmıştık birbirimize. ismail türkü söylüyor, oğuz ise bateri çalıyordu. Beyler o dönem herkes baya sıkardı yalan hikayeler. ilk başta oğuzun sıktığını düşündüm. Sonraları sıkmadığını gördüm fakat bu çocuk biraz değişik bi çocuktu. Evet cana yakındı samimiydi dost olunabilecek bir çocuktu görünüşte fakat ben yine de çok sevmekle beraber çok fazla ısınamamıştım çocuğa. Bir adım geri durdum genellikle. Sonraları samimi olsakta bu durum pek değişmedi.

    Gitar çalıp şarkılar söylemek okulda bana bir tanınırlık sağlamıştı. Arkamdan laf atıyorlar, sevenler oluyor ve sevmeyenler de oluyordu. O kalabalık arkadaş gurubunu görenler aramıza girmek istiyor ve biz buna asla hayır demiyorduk. Nerdeyse 25 kişilik kocaman bi arkadaş gurubu olmuştuk. Sevgili olanlar vardı sevgili olmaya çalışanlar vardı hiç sevgilisi olmayanlar vardı. Farklı farklı sınıflardan farklı farklı bir sürü arkadaş. iyice genişlemişti çevremiz. Bazen Semayla ufak tefek kavgalarımız oluyordu bu gitar mevzusu yüzünden. Fakat ben çok fazla uzatmıyordum. Müzik inanılmaz güzeldi, beni beğenmesini desteklemesini beklerken Sema sorun çıkarmaya başlamıştı. ilk başlarda çok önemsemedim bu durumu. Fakat biraz zaman sonra iyice bunalmaya başlamıştım… Anlatıcam elbet o günleride, şimdilik bu kadar spoiler yeterli.

    Serdarla okul çıkışı yürürken bize kalmasını teklif ettim. Terasımızda oturur sabaha kadar muhabbet ederiz diye düşünmüştüm. Kabul etti. Ertesi gün bize gitmek için hazırlandı. Merkezde buluştuk. Bize geldiğimizde hava kararmıştı artık. Önce biraz internette takıldık. Sonra Sema ve Tuğbaya video çektik. Hatıra videosu. Cd’ye kopyalayıp vermeyi planlıyorduk. Gitarda çalıp şarkıda söyledik elbette. O zaman yeni patlamıştı: Hacettepe-Ölürüm hasretinle. Aslında Grup 84 fakat biz Hacettepeliler olarak biliyorduk adını. Çok güzel olmuştu parçayı çalıp söylemek. Okulda da muhakkak çalıp söylemeliyim diye düşünmüştüm o gece. Videoları çekip şarkıyı kaydedip artık saat geç olduktan sonra balkona hazırlık yaptım. Masa ve sandalyeleri manzaranın tam karşısına yerleştirdim. Dede yadigarı küllüğü masanın ortasına koydum. Tavşan kanı çayımız yanımızda başladık muhabbet etmeye. Yine o anlattı ben dinledim, ben anlattım o dinledi. Sabaha kadar Tuğbayı ve Semayı konuşmuştuk.

    Muhabbet o kadar koyuyduki meyveler kahvaltılıklar çaylar sürekli tazeleniyor vakit akıp gidiyordu. Bir yandan sigaralarımızı tüttürüyor bir yandan manzaraya karşı keyif yapıyorduk. Sabaha karşı hava iyice serinledi. Kurulu olan hamağa geçip muhabbete orda devam ettik. Üzerimiz örtülüydü. Ben bir ara uykuya dalmışım, Serdarın seslenmesiyle uyandım:

    ‘Lan ne? Ne? Sarı araba mı? Ne sarı arabası?’ diye sayıklaya sayıklaya uyanmışım. Serdar sesli gülmemek için ağzını tıkayarak

    ‘Ah be kardeşim ben de bişey anlatıyorum, dinliyosun sanıyorum uyumuşsun be kardeşim!’ diyerek gülmesini sürdürdü.

    Artık iyice geç olmuştu saat. Sabah ezanıyla beraber içeri geçtik.

    Muhabbet öyle güzeldi ki, sanki artık dünyayı kurtarabilirdik. Öyle güçlüydük ki canım kardeşimle. Artık o gece birbirimize bir söz vermiştik. Biz kardeştik, sırtımız birbirimize dayalı, dağ gibi iki adamdık biz artık. Yıkamazlardı bizi. Yıldıramazlardı…
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster