0
Kendisine Anthropocene( Antroposen), bilgi çağı hangisini beğenirseniz onu diyin her gün yeniliğe açılan başka bir kapıdan istemdışı olarak olsa da içeri girdiğimiz aşikar. Sadece beynimiz değil vücudumuz da yeni alerjenlerle yıllar sonra ilk defa karşılaştığı etkenlerle mücadele etmek zorunda.
Tv lerimizde pc lerimizde ve daha muhtelif bir çok mecralarda bize özendirilen hatta bazen bir nebze tadına bakma şansı verilen hayatı yaşamak durumunda bile kalabiliyoruz. Yapılması gerekenin daha güzel saçlara, buruna sahip olmak veya sürekli daha çok para kazanmak olduğunu benimseyebiliyoruz elimizde olmadan ve yıllarca hayatın bize neler söylemeye çalıştığını görmezden gelerek aslında kendimize kör olarak yaşamımızı tamamlıyoruz çoğu zaman 'keşke'ler eşliğinde...
Geçen kuzenimle konuşurken sosyal olmanın mutluluk getirdiğini asosyalliğin ise bir nevi loser lık olduğunu ima etmeye çalıştı. Çünkü kardeşim son derece asosyal ve başarılı bir çocuktu aslında bu laf ona idi.
Kardeşim bu sene derece yaparak Boğaziçi nde bir mühendislik kazandı. Çok asosyal bir çocuk sürekli dota hatta fm oynar ama evden çıkmaz. 1-2 arkadaşı vardır onlar da bizimkinden hallicedir. Aslında kuzenimin dediklerinde doğruluk payı var derken kardeşimin odasına girdim bu sabah yine kendinden geçmiş halde oyunundaydı ve mikrofonla birisiyle konuşuyordu öyle eğleniyordu ki beni duymadı bile. işte o an fark ettim ki asosyallik başka bir şey. Hepimiz ordan oraya hoplayan, kızdan kıza zıplayan, akşama kadar watsapp ta mesajlaşan instagrdıbına güzel bir resim koyabilmek için 105. denemede doğru açıyı yakalayan yaratıklar olmak zorunda değiliz. Ardından bende sorun var ben obsesif kompülsifim bana antidepresan verin diyen bir loser a evrilmek gibi bir zorunluluğumuz da yok bunun yanında gerçekten zor durumda olan 10 binde 1 lik istisna durumları tenzih ediyorum. Sadece nasıl olmak ne giymek ne konuşmak ne oynamak istiyorsak onu yapmalı insan kimsenin direktiflerine boyun eğmeden...