Geldiler, içeri buyur ettim. Bora'yı görüncede Ayşe'nin zevkine sıçayım dedim. Gayet atletik, çok yakışıklı olmasa da gideri olan bir tip. Ben de o zamanlar cılız bir şeyim. Beni nasıl tercih etmiş en başta anlamadım
* :P
Neyse Bora sinirli sinirli bakıyor, ben de içimden "gibecem birazdan ben senin sinirini merak etme" diyorum.
Geçtiler odaya. Bekleyin bir şey okutcam size dedim. Gittim Ayşe'nin defterini aldım, geldim. Malum sayfaları açtım, "oku şuraları" dedim. Çocuk 20 dakika okudu defteri.
Birader ben böyle olduğunu bilmiyordum, kusura bakma dedi. Ayrıca teşekkür ederim dedi.
Ayşe sizde mi dedim
Evet dedi
içiyor muydunuz siz dedim
Evet dedi
Gel benle dedim, çocuğu tuttum bakkala zütürdüm. Al dedim 10-15 tane bira. Aldı. Yürü size gidiyoruz dedim.
Gittik elemanların evine. Ayşe içeriki odada ağlıyor. Biz Bora ile başladık bira içmeye, muhabbet ediyoruz. Arada sinirlendiğimizde gidip Ayşe'ye "neden böyle yaptın?", "amacın ne?", "allah belanı versin be kızım senin" diye diye arada sesimizi yükselterek ama genelde çok sakince soruyoruz. Sadece ağlıyor, hiç bir cevap vermiyor. Kadın herhalde gece 12'den sabah 6'ya kadar ağlamıştır.
Oradan da yurda döndüm Sabah 7 gibi. Arkama bile bakmadan. Dedim artık ne tak yerseniz yeyin.
Sene 2005 idi. 11 sene önce. Ben daha 18 yaşındaydım o zaman.