Saat 6.45 alarma söverek uyandım. Yine taktan bir okul sabahı yine taktan bir güne daha uyanmanın hatrına bir daha sövdüm. Yarım yarım açtığım gözlerle ayak parmağımı masaya çarptım. Acıdan ne yaptığımı şaşırırken koltuğa oturmayı başardım. Can'ımın acısı geçmeye başlayınca buzdolabına doğru yöneldim. Yarın kalmış bir süt ve bitmek üzere olan gevreğimi masanın üstüne koyup lavaboya girdim. Bir kilo sıçıp "ohh" sesini verdikten sonra yüzüme su çarparak kendimi uyandırmaya çalıştım. Gevreği yedikten sonra bigibletin kilidini açıp okul yoluna koyuldum. Bugün bir başkaydı sanki , ağaçlar gülüyor çiçekler gözüme ayrı bir güzel geliyordu. Okula varıp güvenlikte ki abiye günaydın dedikten sonra bigibleti kitleyip sınıfa doğru ilerledim . Sınıfın kapısından girecektim ki kapının kapalı olduğunu gördüm. Küçük camından baktığım da içeri de fizikçinin olduğunu gördüm. Saatime baktım ve içimden güzel bir "hasgibtir" çektim. Saat Nasıl bu kadar geçmişti. Fizikçiyle aramızda muhteşem bir bağ vardı. O bana kıl olur bende ona kıl olurdum. Şuan girsem laf sokmadan beni içeri almazdı. gibtir et diyip kantine indim zilin çalmasını bekledim