-
1.
0Gregor’un bakışları bu kez pencereye yöneldi ve dışarıdaki kasvetli,
kapalı hava –pencerenin çinko pervazına vuran yağmur damlalarının
sesi duyuluyordu– onu hepten hüzünlendirmişti. “Biraz daha uyusam
ve tüm bu saçmalıkları unutsam nasıl olur acaba,” diye geçirdi içinden,
fakat bu kesinlikle olanaksızdı, çünkü sağ tarafına yatıp uyumaya
alışkındı, oysa şimdiki haliyle sağına dönemiyordu. Sağa dönmek için
ne kadar uğraşırsa uğraşsın, her defasında sırtının üzerine gerisin geri
yuvarlanıyordu. Aynı şeyi yüzlerce kez denedi, çırpınan bacaklarını
görmemek için gözlerini kapattı ve ancak sağ tarafında daha önce hiç
farkına varmadığı hafif, garip bir ağrı duymaya başladığında açtı.
“Ah Tanrım,” dedi içinden, “nasıl da güç bir meslek seçmişim
kendime! Hemen her gün yoldayım. Bütün bunlar bürodaki asıl işler-
den daha yorucu, üstelik bunlar yetmiyormuş gibi bir de yolculuğun
çilesi, aktarma trenlerinin stresi, düzensiz, kötü yemekler, sürekli değişen, hiç kalıcı ve samimi olmayan insan ilişkileri. Şeytan görsün
hepsinin yüzünü!” Derken yukarıda, karnının üzerinde hafif bir kaşıntı
hissetti; başını daha iyi kaldırabilmek için sırtüstü yavaşça yatağın
başına doğru kaydı; ne olduklarını anlayamadığı küçük beyaz nok-
talarla dolu kaşınan yeri gördü; bir ayağıyla o yere dokunmak istediyse
de ayağını hemen geri çekti; çünkü dokunur dokunmaz her yanını
titreme sarmıştı.
başlık yok! burası bom boş!