+1
Kendime yemin ettim. Bu kızı unutacaktım. Neyse aradan zaman geçti, dershaneye yine seyrek gitmeye başladım, puanlarım düştü hayatım gibildi, klagib ergen depresyonu. Okuldan Çanakkale’ye gezi düzenleneceğini duyurdular. Tabii ki gidecektim şehitlerimizi görmeye. Gezi günü geldi çıktık yola, çok tatlı bir kız dikkatimi çekti, yeni biriydi sanırım okulda, tanımıyordum, tanışmalıydım. Çanakkale’ye vardık, birkaç yer gezdik. Şehitliği de gezdikten sonra, 1 saat mola verildi. Kızı gördüm gölgede, yalnız başına, masum masum oturuyor. Yanına gittim, tanışma faslı falan filan. Dönüşte kızla yan yana oturduk. Kızın numarasını aldım, konuşmaya başladık. Kız omzuma yattı, elini tuttum, karşılık verdi. Sanırım o da benden hoşlanıyordu, sevinmiştim. Kızla çıkmaya başladık. Bir hafta geçti evde yatıyorum telefonum titredi, mesaj Hilal’den. Hâl hatır sordu hiçbir şey olmamış gibi.
-Hilal, sana bir şey söylemem gerek.
+Tabii?
-Benim bir sevgilim var artık. Konuşmamız doğru olmaz.
+Ne! Bunu nasıl yaptın bana? Nasıl ya? Hiç mi için acımadı?
-Ne yaptım?
+Neyse görüşürüz Nietzsche, görüşürüz aşkım…
Yine şok oldum, yine bir darbe yedim beyler, ellerim titriyordu, gözlerim dolmuştu ama ağlayamıyordum, zor nefes alıyordum, mesajı defalarca okuyordum. Anlam veremiyordum. Kız resmen ‘’Sen kimi unutuyorsun dıbına koduğum’’ demişti. Gecelerce rüyamda Hilal’i gördüm. Unutamadığımı anladım.