Şu an maalesef biz ülke olarak doğaya değer vermiyoruz. Zaten genel olarak Dünya'da doğaya değer verenlerin sayısı da bir hayli az. Japonya yanılmıyorsam doğaya çok saygılıydı. Bizim de bunu başarmamız gerekiyor. En ağır cezalar aslında doğaya zarar verenlere verilmelidir. Şimdi burada entel olma amaçlı bunu yazmıyorum. "Amma duyarlı adammış" dedirtmek için de yazmıyorum. Sadece doğayı seven ve doğayı zarara uğrattıkça başımıza neler geleceğini bilen birisi olarak yazıyorum.

Bir insanı öldürdüğümüzde bile gayet iyi bir hapis cezası alınıyor. Fakat tüm insanları, hayvanları, sevdiklerimizi kapsayan doğa kirletilince neden ceza verilmiyor? Veya neden göstermelik cezalar veriliyor? Doğa kirlendikçe ne oluyor basitçe düşünelim.

Şimdi biz bu doğanın içinde yaşıyoruz. Bu Dünyanın elbet bir sonu olacak ama böyle zarar verdikçe daha da Doğayı erken bitireceğiz. Her yer taş oldu. Çimenler, otlar, ağaçlar gittikçe azalıyor. Oksijenimiz tükeniyor! Oksijen ki, bizim yaşamamız için en elzem şey. Şimdi telefon olmasa, bilgisayar olmasa yaşayamayız diyoruz ama esas olarak bunları karşılamak için oksijeni bitirince yaşayamayacağız. Şöyle saçma bir kısır döngü oluyor. Biz bir şey olmaz diye doğayı kirletiyoruz; doğa da kirlendikçe bize zarar veriyor. Böyle bir döngü var maalesef aramızda.

Fakat doğanın içindeyiz beyler. Ne demek istediğimi anladınız umarım. Yani bu doğa bitince biz de biteceğiz. Şimdi yaş bir ağaç kesiliyor, denize kirli atıklar atılıyor, bomba denemeleri yapılıyor doğanın tam göbeğinde ve etraftaki canlılar etkileniyor. Biz ise bunu "Ne olacak canım?" diye karşılıyoruz. Fakat doğa bir gün iflas ettiğinde biz de öleceğiz. Doğa bitince biz yaşayabilecek miyiz sanıyorsunuz? Yaşayacak teknolojide olsak bile ne kadar güzel yaşayabileceğiz ki? Bir çiçeğin kokusunu, denizin temizliğini, ağaçlara dokunmanın, toprak üzerinde yalın ayak dolaşmanın zevkini alamadıktan sonra yaşasak ne olur?