-
1.
0Eskiden çevre köylerdeki gibi Bademçay köyünde de everin çoğu (günümüzde ne yazık ki tek bir örneği dahi kalmayan) tek katlı, üstü çatısızdı. Çatısız düz damlı evlerin üstüne demüsdü (damüstü) denirdi. Demüsdü, uzatılan mertek veya hatılların üstüne çakılan kalın dilinmiş tahtaların üstünün kuru çam pürü veya benzer şeylerle bir kat örtülmesi ve bunların üstüne de doyla denen bir tür yapışkan, killi toprakla kapatılıp, loğ taşıyla üzerinden defalarca geçirilerek sıkıştırılarak yapılırdı. Bu evlerin ısıtılması ise bugün de her evde mevcut olan, evin odalarının bir tarafına yapılan, normalden daha büyük, bacasının da iki kişinin rahatlıkla sığabileceği genişlikteki ocaklarda yakılan odunlarla sağlanıyordu. Bu ocaklar aynı zamanda her türlü yemek ve ekmek pişirme işlerinde de kullanılıyordu. Günümüzdeki evlerin çoğunda da hala bu tip ocaklıklar mevcuttur.O dönemlerin bir kışında köyden üç dört kişi o zamanlar araba olmadığı için Ankara’ya gitmek için ellerine kalın birer deynek (değenek) alarak yola koyulurlar. Yol uzun olduğu için yolculuk günlerce sürer. Bunlar bir akşam bir köye mi kasabaya mı ne ulaşırlar. Geceyi burada geçirmeye karar verirler.Bir eve Tanrı misafiri olurlar. Ev sahibi ikramda kusur etmez. Bunları yedirir içirir, yatma vakti gelince yanlarından çekilir. Karnı doyan, sıcağı da gören bizimkiler ev sahibi odadan gidince üstlerini başlarını çıkarırlar. Eski dize kadar yün örme çorapları da yolda gelirken karda ıslanmıştır. Hepsi ıslanan çoraplarını da çıkarırlar ve sobanın borusuna asarlar ve uyurlar. Sabah kalkarlar, bakarlar ki, ne görsünler, bütün çorapların boğazları ve uçları yerde. Sabaha kadar çoraplar sobanın borusunda yanmış. Meğer bizimkiler sobayı ilk defa görüyorlarmış ve onun borusunda çoraplarının yanabileceğini düşünememişler.
başlık yok! burası bom boş!