+16
-19
aşbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın ortaokulda bütünlemeye kaldığı ders hangisiydi.. Karnede notu 10 olan tek ders hangiisydi?
Liderlerin hayatını belgesel yapan Can Dündar'ın bu seferki lideri Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'dı...
Can Dündar/Milliyet
Erdoğan'ın şaşırtan karnesi
Mehter takımındaydı. Futbol takımındaydı. Münazara takımındaydı. Dersleri zayıf olsa da sosyal yönü tamdı. Bir hocası, "Çalışkan imam hatipliler birer hacı kızı alıp eve çekilecek. Türkiye'yi siz yöneteceksiniz" dedi
istanbul imam Hatip Lisesi 5-B sınıfının 1970-1971 yıllığında Mehmet Akif'in etrafında kümelenmiş öğrenci fotoğrafları var; bu fotoğrafların en üstünde de tanıdık bir çehre:
Recep Tayyip Erdoğan...
işin ilginci bu mizansen, "ampul" şeklinde bir zemin üzerine oturtulmuş. Ertesi yıl 6-B'ye geçen öğrenciler, bu kez kökleri derin bir ağacın meyveleri gibi yerleşmişler tabloya...
Erdoğan, yine en üstteki meyve pozisyonunda...
Kur'an'dan bütünlemeye
NTV için hazırladığımız "Lider Portreleri"nin Recep Tayyip Erdoğan bölümü için araştırma yapan arkadaşımız Yusuf Kenan Beysülen'in ulaştığı imam hatip karnesi, Başbakan'ın vasat bir öğrenci olduğunu gösteriyor.
1973'te "iyi" dereceyle mezun olan Erdoğan'ın notları pek parlak değil:
Kur'an-ı Kerim'den ancak bütünlemede geçebilmiş.
Arapçası zayıf; tek ders sınavından 5 alabilmiş.
Tefsir: 6...
Hadis: 7...
Fıkıh: 7...
Dini derslerinin zayıflığına karşın Milli Savunma'sı 8 Erdoğan'ın...
Mezuniyet karnesinde bir tek 10 var: Beden Eğitimi...
Mehter takımında
Dersleri zayıftı ama Erdoğan sosyal bir öğrenciydi. Okulun bütün faaliyetlerinde yer alıyordu.
1972'de yapılan istanbul liselerarası münazara yarışmasında, istanbul imam Hatip Lisesi'ne birinciliği getiren ekipte o da vardı.
Ayrıca okulun mehter takımında yer alıyor, uzun boylu olduğu için Mehteran'ın önünde sancak taşıyordu.
Bir yandan da imam Hatip'in futbol takımında top koşturuyordu. Yıllar sonra sahada giydiği şort hatırlatıldığında gülecek ve "Bu yönden günahkar olduğumu biliyorum" diyecekti.
Meczuplar ve hizmetkarlar
Velhasıl sınıfta arkadaşları Kur'an hatmederken o, sokakta, hayatın içindeydi. Belki de yıllar sonra sınıf arkadaşlarına fark atmasının sırrı buradaydı.
Erdoğan'ın sınıf arkadaşlarından Abdurrahman Şen'in, Beysülen'e anlattığı bir anı bunu doğruluyor.
Şen, bir gün Karagümrük stadında hocaları Fevzi Bektaş'la Erdoğan'ın bir maçını izlediklerini anlatıyor. Erdoğan maçta çok iyi oynuyor. Çıkışta Bektaş, Şen'e Erdoğan'ın dersleri zayıf olduğu halde sahanın en iyilerinden olduğunu belirtip diyor ki:
"Bugün Kuran-ı Kerim'den, Arapçadan benden 9-10 alanlar, yarın birer hacı kızı alıp kenara çekilecekler. Bu ülkeye, bugün bu sahalarda top koşturanlar, sizler hizmet vereceksiniz."
Şen şöyle doğruluyor:
"Bugün bakıyorum, hakikaten bizim sınıfta Arapçası, Kuran'ı, meslek dersleri 9-10 olanlar, bugün birer köşeye çekildiler. Hatta bir kısmı kendilerini iyice meczuplaştırdı. Ama o günlerde kahveye kaçan, sinemaya giden, top oynayan, 'Bu ne biçim imam hatipli' diye eleştirilen öğrenciler, toplumun önünde iş yapan insanlar oldular."
Siyasete komşusu soktu
Dün, tek başına iktidar olamazsa siyaseti bırakacağını açıklayan Erdoğan, siyasete 33 yıl önce bir komşusunun önayak olması sonucu girmişti.
1973'te imam Hatip'i bitirmiş, ertesi yıl istanbul iktisadi Ticari ilimler Akademisi'ne başlamıştı. O yıl, futbol sayesinde iş de bulmuştu.
Oynamakta olduğu Camialtı futbol takımından 1. Amatör Küme takımlarından iETT'ye transfer olunca iETT Altıntepe Müdürlüğü'nde işçi olarak işe alınmıştı.
Milli Selamet Partisi'nin meydanlara çıktığı yıllardı. Komşusu, hemşerisi, arkadaşı Nuri Avcı, MSP Gençlik Kolları Başkanı'ydı. Onu bir parti toplantısına zütürdü. Sonra da partiye üye olmasını teklif etti. Ama Erdoğan'ın babası koyu AP'liydi. Böyle bir şeye asla izin vermezdi.
Erdoğan, "Üye olurum ama gizli kalsın, babam duymasın" dedi. Böylece, gizlice MSP'ye üye oldu.
Çok kısa zamanda girişkenliği sayesinde MSP'nin Beyoğlu Gençlik Kolları Başkanı olacak, bir yıl sonra da istanbul il Gençlik Kolları Başkanlığı'na terfi edecekti.
Sistem ve Erdoğan...
Erdoğan'ın yükselişinde sistemin payı var mı?
Kariyerinin değişik aşamalarına dikkatlice bakıldığında anlaşılıyor ki, istemeden de olsa aslen ona muhalif olan siyasal sistem, bu yükselişe omuz vermiş.
Hatırlatalım:
12 Eylül geldiğinde Erdoğan iETT'de çalışıyordu. Emine Hanım'la evlenmişti. iki çocuk babası olmuştu. Erbakan'ın gözdeleri arasına girmişti. MSP'nin Gençlik Kolları Başkanı idi.
Dönemin Sebil dergisi, onu "islamcı gençliğin gerçek liderlerinden" diye tanımlıyordu.
12 Eylül'de askerle ilk kez karşılaştı. iETT'nin başına bir komando albay gelince kendi deyimiyle "farklı bir hava esti. O hava kendisine uymadı" ve istifasını verip ayrıldı. Daha 70'lerin sonunda islamcı hareket tamamen ortadan çekilmişe benziyordu. Sonra ne oldu da birden palazlandı?
Erdoğan'ı yıllardır izleyen araştırmacı Ruşen Çakır'ın buna dair önemli bir gözlemi var: "12 Eylül'de ülkücü ve devrimci gençler hapislere dolduruldu. Gençlik boşta kaldı ve burayı büyük ölçüde islamcılar doldurdu. Eğer onlar da o dönem ülkücüler ve devrimciler kadar telef olsalardı, belki bugün AKP'nin tek başına iktidarına kadar gelen süreç yaşanmazdı."
Ateşten gömlek
Erdoğan askerliğini yapıp döndüğünde ANAP kurulmuş, eski MSP'liler orada saf tutmuştu.
Yeni kurulan Refah Partisi adam bulamıyordu. Bu çalışma için görüştüğümüz Çakır'a göre, burada da kritik bir karar verdi. "Ateşten gömlek giydi" ve herkes Özal'ın peşine takılırken, -hatta söylenti doğruysa Özal kendisine özel kalem müdürlüğünü teklif etmişken- Erbakan'ı ve onun yeni partisi Refah'ı tercih etti.
Orada, çok daha hızlı sivrildi. Henüz 31 yaşında, Türkiye'nin en büyük kentinde il başkanı olmuştu. Bir süre sonra da milletvekili adayı olacaktı.
Sistemin hediyesi
Ruşen Çakır'a göre, Erdoğan'ın siyasal kariyerinde sistemden aldığı bir "büyük hediye" daha var: Şiir okuma nedeniyle gelen hapislik...
"Bu... " diyor Çakır, "... Erdoğan'a sistemin bir hediyesidir. Onu batırmak isterken tam tersine çıkardılar. Refahyol'un 28 Şubat deneyimi ile Erbakan ve kurmaylarının kötü sınav verişi de o döneme denk gelince Erdoğan'ın önü açıldı."
Tabii "hediyeler" ve tesadüflerle bireysel yeteneğin kesiştiği bu öyküye Erdoğan'ın baştan beri yanından ayırmadığı ekibini, Albayrak'ların finans imkanlarını, MÜSiAD çevrelerinin verdiği desteği de katıyor Çakır...
O destekler arasına son dönemeçte ABD de katılınca 60'ların imam hatip lisesi öğrencisinden 2000'lerin Başbakanı çıkıyor. (ALINTI)