-
51.
+2Part 14Tümünü Göster
…..
Kış ayları atraksiyonsuz geçti diyebilirim. Baharın ilk belirtilerinin başladığı dönemlerde Hakanla ilk göz ağrısı Gamze maalesef ayrıldı. Hakanın her türlü ortamdaki özgüveni manıtacılık konusunda nerdeyse yerin dibindeydi. Karakterlerde uyuşmayınca anlaşıp ayrıldılar. Bu çevremizde yaşanan ilk ayrılıktı. Tayfayı ne kadar etkilemesede Hakanı etkilemişti. Bi müddet bizlerden uzaklaştı, o neşeli hali yerini daha durgun bi adama bıraktı. Elbette bu durum çok uzun sürmeyecekti, hepimiz bundan emindik.
Mart ayı olduğundan çok fazla emin olmadığım bir gün hep beraber sabah kahvaltısına gitmeyi teklif etmiştim bizimkilere. Herkes kabul etti. Sabah buluşup güzide sahil kasabalarının birinde hep beraber kahvaltı edicektik. Sonrasında da okula geçicektik. Tiyatro çalışmasına gitmediğimiz bi gün kimseninde evdekilerden izin alma derdi olmadığı bu güne rast getirmiştik herkes gelebilsin diye. Zira kız arkadaşlarımızın her an böyle bir şansı olmuyodu genelde.
Sabah hep beraber okulda buluştuk. Burak hatırlamadığım bi sebeple bize katılmadı o gün. Hakan Ben Sema Berna, Benay ve Hande toplandık, yola çıktık. Semayla dışarda ilk kahvaltımız olcaktı. Evet, gene başbaşa değildik ama olsun. Kahvaltının mükemmel geçiceğinden emindim. Cebimde tamı tdıbına 25 lira param vardı. 20 lirası kursun parasıydı… O gün kursun parasını ödeme bahanesiyle para istemiştim. O ay ödeyemicektim ama bu plan için değerdi açıkçası. O zaman için küçük bi para değildi. ilk kez kız arkadaşlarımızla dışarı çıkmıştık. Hesabı öderim diye düşünüyodum. Dışarda çok fazla zaman geçirmemiştim o zamanlara kadar. Nerdeyse 3-5 kez dışında hiçbir kafeye gitmemiştim. Normal olarak fiyatlardan falan haberim yoktu. Her neyse…
Mekana geldik. Çok lüks olmayan, konum itibariyle muhteşem boğaz manzarasına sahip bu küçük mekanda en uç köşedeki denize sıfır masaya geçtik. Bi tarafta Ben, Sema, Hakan, diğer tarafta Hande, Berna ve Benay oturuyodu. Kahvaltı olarak herkes tost ve çay söyledi. Sevgili Hande arkadaşımız doymamış olacakki hamburger falanda söyledi. Gene o çılgın ve tatlı hareketleriyle ortama neşe katıyo ve yedikçe yiyodu. Sipariş vermeden öncede bizden onay almayı ihmal etmiyodu. Ağzı doluyken konuşmaya bayılırdı. Gene bu huyundan vazgeçmedi ve biz gene iğrenmedik. Semaverimiz ortada, Sema yanımda, manzara boğaz manzarası. Daha ne isterdimki? Hiçbişeye gerek yok. Güzel sohbetler ve muhabbetlerden sonra artık okul vakti yaklaşmıştı. Hep birlikte kalktık. Hakan ve ben kasanın başına yürüdüğümüzde kızlarda yanımızdaydı. Nazik bi hareketle onları dışarıya çıkmaları için uyardım. Şef garsonla göz göze geldiğimizde hesabı söyledi:
‘Eveeet arkadaşlar. Sizin 40 lira.’
Hasgibtir! Nasıl lan? Nasıl 40 lira yannan! Diyemedim tabi. Hakanla gözgöze geldik. 20 lira çıkardı cebinden. Bende çıkardım Yüzümüz kıpkırmızı bi şekilde hesabı ödedik. Bu durumu goygoya verip dışarı doğru kızların yanına yürürken Hakan gülerek muzip muzip koluma girdi kulağıma eğildi:
‘ahahha lan bende para kalmadı yol paramda yok napcaz kanka?’
Bende hemen gülerek cebimde kalan son 5 lirayı gösterdim. ‘Hallederiz kanka :D’
Gülerek dışarı çıktık. Kızları sahile yöneldik hep beraber. Banklara oturduk. O eşsiz manzaraya karşı hep bir ağızdan şarkılar söyledik. Şakalar eğlenceler çocukluklar. Semayla gene sarıla sarıla boğazı izledik. Hava az çok serindi. Sarılarak üşümemesini sağlamaya çalışıyodum. Kılımı kıpırdatmıyodum. O anlar bitmesin diye geçiriyodum beynimden. Çok fazla muhabbet etmiyoduk. Sus pus birbirimize bakıyoduk o halde yalnız kaldığımız zamanlarda. Derin derin uzun uzun. Sıkıcı bi sahne evet ama içinde olunca bitmemesini istediğiniz bi sahne beyler.
Artık okul vakti iyiden iyiye gelmişti. Otobüse binince ben hemen muavine 5 lirayı uzattım iki öğrenci aldı. O zaman sanırım iki öğrenci 1.5 lira ediyodu toplam. Verdim. Arkaya doğru ilerledik sonra okula döndük. Semanın parasını ödeyemedim çünkü o hemen önden giderek kendi parasını vermişti. Eminimki az param kaldığını anladığı için bunu yapmıştı. Hesabı öderkende dışardan sürekli bana bakıyodu. Çeklindiği için yanıma gelemedi bana bişey diyemedi. iyiki dememiş olsun. ilk kez hesap ödemiştim. Hoşuma da gitmişti açıkçası.
Okula döndüğümüzde Ahmet Hoca bizi çağırdı. Tiyatroyu ektiğimiz için bize baya kızmıştı. Hocayla aramda özel bi muhabbet ve yakınlık olduğu için ben durumu izah ettim. Anlayışla karşıladı ve böylece resmi olarak Semayı ve beni öğrenmiş oldu. Destek oldu, arkamda durdu. Bi sorun olursa ilk ona gidiceğimi söyledim, bunun için söz verdim. Hoşuna gitti.
O hafta bunlardan başka önemli olan müzikle alakalı kendimde bir keşif yapmış olmamdı. Müzik dersinde sınıftan bi çocuğa sürekli şarkı söyletiyolar çok iyi olmamasına rağmen herkes beğeniyodu. Sonra müzik hocamız sırayla herkese müzik kitabındaki bi parçayı söylettirmeye başladı. Hayatımda banyo yaparken ve terasta hamakta sallanırken sadece şarkı söylemiş olan ben için bu biraz fazla olucağa benziyodu. Sıra bana geldiğinde hocanın masasına yöneldim. Müzik kitabından gerekli sayfayı açarak derin bi nefes aldım. Önce okumasam diye reddettim ama herkes okumuştu. Hoca ayıp olur diyerek banada söyletti. Ben parçayı hızlı hızlı okudum. Sınıftan resmen alkış koptu. Kendime ve beğenilmesine çok şaşırmıştım.
O gün eve gittiğimde aynanın karşısına geçerek bildiğim ve sevdiğim bazı parçaları söylemeye başladım. Giderek hoşuma gitmeye başlamıştı bu durum. Kursa gittiğimizde de ara sıra gitarı elime alıyor ve kolay olan parçaları çalmaya çalışıyordum. Aynı zamanda söylemeye çalışıyodum. ilerde güzel şeyler olcağına emin olarak mart ayınıda sonlandırmıştım. O aydan sonra kursa gidemedim… Maddi durumlar çok fazla el vermedi. Zaten Nisan sonu ya da Mayıs ortasında kurs bi konserle sona ermişti. Konser için Selim abinin yoğun baskısı olmasına rağmen aynı gün sınıfımızın tekne gezisi olacağı için teklifi reddetmiştim. Zaten çıkıp çalarak şarkı söylicek kadar iyi değildim. Heyecanlanırdım. Bir de Semayla ilk tekne gezimiz olacaktı. Bunu kaçıramazdım.
Tekne gezimizden önce bir müze gezisi var. Bu geziyi anlatarak partlara devam edicem. Herkese mutlu günler olsun panpalarım. Şukuları ekgib etmeyesiniz.
başlık yok! burası bom boş!