-
101.
+13Sanki yıllardır susmuş gibiydim dostlarım. Söylemek istediklerimi kalbimin, beynimin en derin yerlerine gömmüş ve sessizce beklemeye başlamış gibiydim. Biliyordum. Bir gün konuşmak, konuştuğumun anlaşılması mümkün olacaktı. Oğuz Atay'ın da dediği gib, ; Ben kitap değildim. Yaşıyorken anlaşılmaya mecburdum.Tümünü Göster
Peki ya henüz bu dünya üzerinde nefes alabiliyorken, gülümsemem ekgib olmamışken yüzümden bir insan anlayabilecek miydi beni?
Bekleyip Göreceğiz
Hayatın büyük bir oranı beklemek ile geçiyor. Diğer oran ise uyumak...
Küçükken babamızın bize alacağı oyuncakları beklerdik. ilk bigibletimize binmeyi tatlı bir hayal eşliğinde beklerdik. Büyüdük biraz. Okumayı söktüğümüzde alacağımız kırmızı kurdeleyi bekledik. Kargoya verilen siparişlerimizi bekledik. Geleceği meçhul olan diğer yarımızı, sevgiyi bekledik. Sevgimize karşılık göreceğimiz insanları bekledik. Hep bekledik...
Kimi zaman geldi beklenen. Beklentimiz umutsuzluğumuzla pekişmişti. Tam da o sırada geldi. Gökyüzüm de böyleydi işte.
Umudumu kesmedim dediysem de içten içe biliyordum bazı şeyleri yitirdiğimi. Fakat şimdi de hissediyorum. Yitirdiğim her ne duygu var ise benliğimde.. Aşk, güven, sadakat veya her ne ise. Şimdi teker teker yerine geliyordu. Bana benzeyen bir insanı bulmuştum.
internet üzerinden yaşanılan aşklar insanın gözüne korkutucu gelir. Hani dijital bir ekrana bağlısındır. Dokunmatik ekrana dokunduğun kadar onunsundur. Yahut da klavyeye bastığın kadar... Ne eksiği vardır bu durumun ne de fazlası..
Evet. Ben yavaş yavaş aşık oluyordum. Lakin aşık olmam beraberinde korku getirmişti. ilk defa tecrübe ediyordum böyle bir şeyi.
Raif Bey, Maria Puder'in müzede gördüğü bir resmine aşık olmamış mıydı? diyordum kendi kendime. Böyle düşünmek içimi rahatlatıyordu. Ben ise bir insanın kelimelerine, kelimelerinin ardında gizlediği güzel kalbine aşık olmuştum. O, bana kötü olduğunu, elinde kanlı bir bıçak taşıdığını söylüyprdu habire. Güvenmememi tekrar tekrar yineliyordu. Oysa ki bilmiyordu. Benim hayatıma giren kimseler hep bana güven hopotis demişlerdi. Daha sonra da o güveni altüst edip gitmişlerdi. Güvenden sonraki güvensizlik insanı daha çok huzursuz eder.
Gökyüzüm ise ilk başta güvensizlik vermişti. Yavaş yavaş güven geliyordu yerine. Biraz önce anlattığım durum tam tersi bir şekilde gelişiyordu ve bu mutluluk vericiydi.
başlık yok! burası bom boş!