-
101.
+7Fotoğraflar üzerindeki oynamalarım için ondan öneri alıyordum. Bir keresinde lüks arabaların arasında bigiblet süren 3 çocuk karesi yakalamıştım. Çocukları siyah beyaz, arka planı ise renkli yapmak istemiştim. Çünkü bigiblet, bigibletin çağrıştırdığı anlam eskiye yönelikti. Lakin gökyüzüm bana tam tersi bir öneride bulunmuştu. Çocukları renkli, arka planı ise renkli yapmalıydım ona göre. Dediğini yaptım. Fotoğraf daha güzel oldu.
Bir keresinde de şöyle bir konuşma geçti aramızda;
- Yahu Gökyüzüm, merak ettiğimden soruyorum. Aydınlatırsın belki. Yeraltı sakinlerinin bir ayağı dışarıda olur hep. Gitmeye meyillidirler. Sende de var mı bu durum?
+ Gitmek
-Yani şu. Hayatlara girerler. Dost, arkadaş, sevgili vesaire. Sonra da sanki girmemiş gibi taa farklı alemlere giderler.
+ Bunu yapmışlığım çok fazla ama sana karşı yapar mıyım bilmiyorum. Kendime güvenemiyorum. Sen de bana güvenme.
- Yok, benim güven duygularımı elimden aldılar. Sadece kendime güvenirim ben.
+ Çok iyi olduğum kişilerden gitmişliğim var. Ya onlar soğuk davranırdı ya da ben onları rahatsız ettiğimi veya üzdüğümü hissederdim ve hiçbir şey söylemeden giderdim. Buna sevindim. Bana sakın güvenme.
- Olur Güvenmem *
Gerçekten de öyleydi dostlarım. Güven duygularım elimden alınmıştı. Hele ki annem dışındaki bir kadına güvenmek... Benim asla yapmayacağım bir şeydi artık. Güvenmek demek en başta aldanmayı kabul etmek demektir. Ben artık aldandığımı, yanıldığımı görmek istemiyordum.
başlık yok! burası bom boş!