-
26.
0Nihayet izmir’in ilk gecesine girdim. Siyah bir elbise giymiştim üzerime. Dizlerimin üzerine kadar inen uzun , göğüsten ve sırttan dekolteli askılı bir elbiseydi bu. Kırmızı fakat abartısız bir ruj ile dudakalarımı parlattım. Tamamen oteldeki imkanlar ile saçlarımı toparlayıp üstten iki bukleyi yanaklarıma doğru sallandırdım. Ve tabi ki kırmızı topuklu ayakkabılarım. Çıkmadan aynada şöyle erkek gözüyle kendime bakıp biraz kendimi taciz ettim. Gerçekten çok fazla ciksiydim. Çok fazla ilgi çekiciydim. Yıkılıyor gibiydim. Çantamı alıp çıktım otelden. Şehrin ışıkları yanmış, insanlar sokağa fırlamış gibi doluşmuşlar şehirin sokaklarına can dolmuştu. Yanımdan geçip duran bigibletli ve patenli gençler , köşelerde oturup sanatını icra eden sokak çalgıcıları. Her zaman ilginç bulduğum bu çalgıcılardan bir tanesinin önüne oturup dinlemeye ve etrafı izlemeye başladım. ihtiyar dudaklarıyla klarnetine üflüyor , garip bir ezgiyle adeta dinleyenlerin kulaklarını ve zihinlerini sihirliyordu. Büyülü bir tınısı olduğuna inandığım klarnetin yanına bir klagib gitar yakıştırsam da asla çalamadım. insanlar sevgilileri veya aileleriyle birikte sokaklarda geziyorlar , sohbet ediyolar şakalaşıp gülüyorlardı. Torino’dakinden çok daha fazla sigara içen insan vardı. Çantamdan bir tütün çıkarıp bende yaktım. Etrafı seyretmeye devam ediyordum. insanların geniş ve rahat giyiniş tarzları vardı. Tarz olarak çok fazla tutucu oldukları kanaatine varmadım. Torino’ya benzer bir kentti burası. Sahilide can alıcı bi güzellikte ışıldıyordu. Burada denize girmek ve bir daha hiç çıkmak istemiyordum. Kalkıp şehrin içine doğru yürümeye başladım. Sabah benimle birlikte kepenklerini açan dükkanlar şimdi ışıl ışıl yanıyor , içleri sağları ve solları insan kaynıyor, adeta hayat bulmuş, bahar gelince etrafta koşuşan çocuklar gibi koşuşuyorlardı. Biraz ilerleyince bir klübün önüne geldim. Üzerinde içki sembolleri olan ışıklı bir tabelası vardı. içeriye girdim. Yüksek sesli tekno bir müzikle dans ediyordu pistte bütün insanlar. Hoplayıp zıplayan insan kalabalığı. Gözüm bir anda köşe bucakta sevişen çiftler aradı. Fakat hayır. Lui’nin yeri değildi burası.
başlık yok! burası bom boş!