+53
içeri girdiğimde karşıma küçük küçük balkonlar vardı. Bu balkonlarda ise tarihin her devrinden komutanlar vardı. En sol köşedeki balkona yanaştım ve izlemeye başladım. Muazzam bir taktik hazırlamıştı ve bana dönüp bu strateji ile karşımda hiçbir ordu duramaz dedi. Balkonun tam karşında savaş meydanı vardı ve bir emriyle savaş başladı. Usta ve kendinden emin bir şekilde emirler yağdırıyordu sanırım haklıydı bu taktikle yenemeyeceği rakip yoktu. Savaşın sonucu belli olduğu için diğer balkona doğru ilerledim. Burdaki komutan bana teknolojimi kimse yenemez dedi ve o da saldırıya başladı. Uzay filmlerinde gördüğüm teknolojiye sahipti ortalığı yakıp yıkıyordu askerleri. Bu savaşın sonucu da belliydi ve heyecanım kalmamıştı. Belki farklı bir şey görürüm umuduyla diğer balkona geçtim. Burdaki komutan ben düşmanıma hareket şansı bile tanımam dedi ve bir tuşa bastı. Tuşa basmasıyla savaş meydanında devasa bir patlama meydana geldi ve ortada cidden düşman bile kalmamıştı. En sondaki balkona geçtiğimde balkon boştu. Sanırım benim yeteneklerim artık burda değerlenecekti. Mükemmel bir savaş planı yaptım ve taarruza geçmeye hazırdım artık sadece bir emrime bakıyordu. Düşmanımı saha yakından görmek istedim o an nerden geldi bu his bilmiyorum ama dürbünü alıp bakmamla başımdan aşağı kaynar sular döküldü. Yanlış görüyorumdur diye defalarca baktım ama doğruydu onlar benim ailemdi, sevdiğim insanlardı, arkadaşlarımdı. Düşmanım aslında benim her şeyimdi. Bir emrimle her şeyim acı içinde yok olacaktı ve ben bundan sonsuz bir keyif alacaktım. Hızla arkamı döndüm ve kapıya yöneldim bu sırada diğer komutanlar ağlayarak emirler veriyorlardı etrafa. Onlara bir defa daha baktım ve hallerine acıyarak koridora çıktım. Kapıyı çektim ve beklemeden diğer kapıya yöneldim çünkü sona yaklaştığımı iliklerimde hissediyordum.