/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 26.
    0
    Kahvaltımı edip kahvemi içtikten sonra şehirde gezintiye çıktım. Antik bir şehir gibiydi burası. Sahil kasabası gibi. Ama çok güzeldi. Tanrıların şehri gibiydi. Sanki her an köşeden bir yerden Achilles çıkıp beni düelloya davet edecek veya tepeye baksam Zeus bana gülecek veya denize gitsem suda Narcissos’un silüetini görecektim. Kalacak bir yer bulabilmek için sokaktaki birisini çevirip yakınlarda bir otel olup olmadığını sordum. Biraz ileride birkaç tane olduğumu devam etmemi söylerek yürüdü. Dediğini yapıp ilerlemeye devam ettim. Çok yüksek binaları yoktu buranın. Kendi içinde hem canlı hem de sakin bir yapısı var gibiydi. Yapılar insanlara yönelik yapılmıştı. Fakat ortalıkta çok fazla bir kalabalık göremiyordum. Anlaşılan o ki buranın gece hayatı güzeldi. Gece özgür hayatımın ilk gününü kutlamaya gidecektim. Bir kıyafet mağazasını görünce durdum. Kendime birkaç parça kıyafet almak istiyordum. içeriye girip elbiseleri teker teker denemeye başladım. Bir sürü seçenek vardı. Herşeyi birer birer denedim. istediğim ne ise onu alacaktım nasılsa. Ben ne istiyorsam o olacaktı. Artık özgürdüm ben. Tamamen özgür. Elbiseleri birer birer değiştirip aklıma yatanları satın almak üzere bir kenara ayırıyor, beğenmediklerimi çıkarıp personele geri veriyordum. Kıyafetleri çok dağıttığımdan dolayı biraz rahatsız olmuştu arkamda dolaşıp duran genç bayan. Tamda o esnada kırmızı bir ayakkabı gördüm. Hemde topuklu. Hemen ileri atılıp ayakkabıya sarıldım. Samuele aptalının kırdığı topuklu ayakkabıma çok benzeyen , kırmızı süet bir ayakkabıydı bu. Çok sevinmiştim. Ellerim kollarım tamamiyle kıyafetle dolmuştu. Sanırım özgürlüğün coşkusu ile biraz abartmıştım. Normalde biz kadınlar hiç bu kadar alışveriş yapmayız halbuki.
    Mağazadakilerden yakınlarda kalabileceğim bir otel tarifi alıp oraya doğru yürümeye başladım. 200-300 metre kadar yürüdükten sonra nihayet otelin önüne gelmiştim. Kapıda beni görünce görevli çocuklardan bir tanesi koşarak elimdeki çantalara sarıldı. Çantaları çocuğa verip oda için resepsiyonun önünde beklemeye başladım. Biraz sonra içeriden bir şeyler çiğneyerek gelen 1.70 boylarında hafif göbekli top sakallı kel bir adam geldi. Orta yaşlarda fakat hareketliydi. Bana üst katlardan bir oda verip çocuğa beni odama çıkarması için tembihledi. Asansörle üst kata kadar çıktık. Odadan içeri girdikten sonra çocuğa bahşiş verip gönderdim. Kapıyı kapattıktan sonra bir müddet sırtım kapıda dayalı öylece düşündüm. inanamıyordum. Farkına varamıyordum. Dünyadaki cennetimde gibiydim. Burada gece hayatını merak ediyordum. Gerçekten buna çok müsait bir yer olduğu kanaatindeydim. Gündüz sokakta çok insan görememiştim. Fakat bu kadar ışıklı tabelalar , oturmak için banklar ve su fıskiyeleri , üstüne üstlük onlarca güzel eğlence mekanı boş sokaklara yapılmış olamazlar. Bu insanlar mutlaka bir yerlerde dinleniyor yada hazırlanıyorlar. Bende öyle yapmalıydım. Sonuçta bende onlardan biri sayılırdım. Doğruca banyoya gidip suyu açıp küvete uzandım. Küvet bir yandan sıcak su ile dolarken bir yandan buhar, naif bir sevgili eli gibi göğüslerimden bacaklarıma kadar sanki vücudumu okşuyor, tüylerimi ahenk içerisinde dans ettiriyordu. irkiliyordum. Bir tane tütün yaktım oracıkta. Ve özgür hayatımın ilk banyosunun keyfini sürmeye başladım.
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster