/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 1.
    +5
    Panpalar bu partı Duman-Senden Daha Güzel parçası eşliğinde okumanızı tavsiye ederim *

    …..Okulun ikinci haftası başlamıştı artık. Benim içim biraz buruktu. Ümitsizlik, uykusuzluğun verdiği yorgunlukla birleşince zombi gibi bi halde dolaşıyodum etrafta. Okula bu şekilde 3-4 gün daha bomboş gittim geldim. Gözüm hep onlardaydı. Beraber konuşuyolar, teneffüslerde takılıyolardı. Delirmek üzereydim. Elimden hiçbişey gelmiyodu. Ne yapabilirdimki? Semt çocuklarını toplayıp dövsemiydim? Hiiç bana göre değildi ama böyle şeyler. Çözümde değildi zaten. Meseleleri konuşarak çözme yanlısı olan bir aileden yetişmiştim. Kavga son çare bile olmamalıydı benim için, heleki bana görünürde hiçbir zararı dokunmayan bu çocuğa, yapamazdım. Ama elbet günü gelicekti… Hele bi şu mesele bi çözülseydi. Ben sadece bekliyodum. Çünkü gerçekten hissediyodum o ikisi olmazdı. Çocugun o tarzda bi yapısı yoktu bana göre. Ders çalışır üniversiteye hazırlanırdı o. Baska işi olamazdı yani.
    Bu düşüncelerle geçirdiğim okulun ikinci haftası içerisinde sonra bişeyler değişmeyte başladı beyler. Bu ikisi konuşmamaya pek yan yana durmamaya başladılar. Burakla oturuyoduk ve sürekli bu meseleyi konuşuyoduk. Bi gün gene oturup konuşurken Burak bana döndü ve ağzından o efsane cümleler çıkmaya başladı:
    ‘Kanka Semayla Muratın olay olmadı haberin olsun. Murat istememiş sanırım. Semada zaten bi kaç olayını görünce vazgeçmiş.’
    Heyecandan kan beynime fışkırdı ayağa kalktım bağırarak:
    ‘Ne diyosun lan sen?! Ciddi misin? Yoksa beni mi kekliyosun?’ dedim. Cevap çok gülücüklü ve sakindi:
    ‘Lan sakin ol ahahha, vallaha gerçek söylüyorum. Önün açıldı kanka artık olay sende.’

    Bu cümleleri duyduğum anda Buraga sarıldım öptüm havalara fırladım. Yerimde öylece zıplıyodum anlamsız anlamsız hareketler yaparak seviniyodum. Çıkışta okul kapısında bekledim semayı. O gün benim için çok önemliydi çünkü bu dönüm noktasıydı. Koşa koşa eve gittim. Bahçeye çıktım, çardakta bahçe havası alırken nerdeyse gece yarısına kadar düşündüm.
    Hemen açılmalımıydım? Yoksa önce arkadaş mı takılmam gerekirdi? Kafam allak bullaktı. Bi sorun kendi kendine bertaraf olmuştu ama bu sefer benim onunla nasıl bi iletişim kurmam gerektiği sorusu beynimi kemiriyodu. Tipsiz bi adam değildim. Avantajım vardı elbette. Ama nutkum tutuluyodu uzaktayken bile. Lan yanına gidince napıcaktım? Altıma sıçmasam iyiydi. Düşündüm durdum. Neyse sabah ola hayrola diyerek eve geçip yatağıma uzandım. Galiba sabaha karşı anca uyumuşumdur.

    Şafak söktü, kahvaltı vakti geldi. Kahvaltımı ettim. Okul saati geldiğinde gene süslendim. Okulun ilk günü onu gördüğümdeki heycanım bambaşka boyuttaydı. Günlerdir ilk kez bu kadar hevesli okula gidecektim. Ne pahasına olursa olsun saçlarımı bekım gibi yapıp okula girmem lazımdı. Gerekirse sıradan geçmez biraz geç kalır sınıfa öyle girerdim. Hiç farketmezdi benim için. Yeterki karizmatik bi halde okula gidiyimdi tek düşüncem. Evden çıktım. Yürümeye başladım. Geç kalmak için ağırdan alıyodum birazda. Sıraya girmeden içeri girebilmem lazımdı. Yoksa saç tipinden sırada kenara çekerler saçı yıkatırlar günümün içine ederlerdi. Okulnu etrafına geldim. Beklemeye başladım. Zil çaldı herkes içeri girdi. 5 dakika bekledim. Sonra koşuyo numarası yapıp bekçi kapısının oraya geldim bağırdım:
    ‘Fevzi abi kapıyı aaaççç geç kaldım aaaçç!’
    Tüm bunlar planımın parçasıydı. Zira okul acaip disiplinliydi, o şekil girmem zordu evet ama başarmam gerekiyodu. Fevzi amca kapıyı açtı ve ben hemen içeri girdim. Öğrenci kapısına dolanmadan öğretmenler henüz kantinde sigara içerlerken öğretmenler kapısından öğrenci katına çıkmayı başardım. Ama bide bakarımki sınıfın kapısı kapalıydı. Hoca girmişti demekki. Tamda istediğim gibi assolist gibi sınıfa en son giricektim herkes kapıda bana bakıcaktı. Hemen tuvalete kaçtım. Öğretmenler sınıflara dağılmaya başlamıştı. 10 dakika daha bekledikten sonra herkes artık sınıflarındaydı. Koridora çıktım, sınıfın kapısına ilerledim ve iki kere tıklattım. içerden bi ses bağırdı:
    ‘Geeeeelll!’
    Kapıyı açtım içeri adımımı attım, burda sahne yavaşladı sanki benim için. O sınıfa girişim varya beyler, sanki 45 dakkaydı. Öyle güzeldiki. içeri adımımı attıktan sonra anında Semayla gözgöze geldik. Nutkum nutuldu. Ama abi bende baya iyiydim o gün bütün kızların bakması umrumda bile değildi o baksın bana yeterdi ve baktı. Demekki olmadığımı farketmiş sınıf kapısı çalıncada ben olduğumu dusunmustu. Demekki oyleydi yani. Arkamı döndüm kapıyı kapattım ayakta dikiliyorum. Hocanın geç sırana demesini bekliyorum ama manzaram öyle güzelki ve bende öyle güzelimki, bozulsun istemiyorum öylece bakiyim istiyorum. O an eminimki sınıftaki herkes bizim birbiriize baktığımızı farketti. Bundan sonraları herkes bahsetmişti evet herkes bizi farketmiş. Hoca bile! Sonra hemen gözlerimi kaçırdım semadan, hoca:
    ‘niye sustun oğlum geçsene yerine!’ dedi.
    Ben hemen cevap verdim:
    ‘Hocam pardon dalmişim…’
    Hemen geçtim oturdum. Hakan bana bakıyo gülüyo. Sonra eğildi sıranın altına muzip muzip:
    ‘Laaann binç süper olmuşsun herkes sana baktı!’
    ‘Lan sus utandırma beni sus!’
    Birbirimize baktık gülümsedik. Başarmıştım. Planım tıkır tıkır işlemişti. Sonra orta sıraya gene kafamı çevirdim, önce semaya baktım sonra hemen önündeki Burak kardeşime baktım. Gözgöze geldik Burakla. Bana eliyle ‘ok, süper, harika!’ hareketleri yapıp yüreklendirdi beni canım kardeşim.
    O gün hep beraber çok güzel vakitler geçirdik. Tenefüslerde, derslerde espriler goygoylar havada uçuyo, benim düşük belli pantolonum herkesin dillerinde pelesenk olmuş, herkesten farklı okul gravatımda daha şimdiden üst sınıfların gasp malzemesi haline dönüşmüştü.
    Tüm planım başarıyla işlemiş ve geçtiğimiz günlerdeki üzerimde olan tüm miskinlik ve umutsuzluk tamamen silinmişti. Artık tek yapmam gereken muhabbeti ilerletmek ve doğru zamanda ona açılmaktı…
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      +1
      devam pampa
      ···
   tümünü göster