-
26.
+22 -2Uygurlu rehberimiz, çantasından kağıda sarılı bir şey çıkarıp, yaşlı Çinli'ye veriyor. Tütün mü, ot mu, o tür bir şey. Yaşlı Çinli'nin gözlerinin içi gülüyor. Kalkıp bir çubuk alıyor ve rehberimizden aldığı o maddeyi tüttürmeye başlıyor. (Naptılar amk bonzai falan mı verdiler :D)
Yarım saat kadar; yaşlı Çinli ile Uygurlu rehberimiz hararetli bir şeklide bir şeyler tartışıyorlar. Biz doğal olarak konuşmalarından hiçbir şey anlamıyoruz. Yaşlı Çinli, bazen kızıyor, bazen gülüyor. Nihayet Uygurlu rehberimiz, bize beklediğimiz müjdeyi veriyor: Kalkın gidiyoruz! Hepimiz çok heyecanlıyız, kalbimiz duracak gibi. Hem sevinçliyiz, hem de endişeli.
içimizde bir tedirginlik de yok değil. Çünkü bu yaşlı ihtiyara tam güvenemiyoruz. "Acaba bizi ihbar eder mi?" diye. O yakalatmasa bile, başka köylüler görüp de onlar ihbar eder mi?
Rehberimize bu konuları soruyoruz Kendi aralarında konuştuktan sonra; yaşlı Çinli; fotoğraf makinesi ve kamera yanınıza almayın, eğer yakalanırsak, hafifletici sebep olur, diyor. Biz de,tamam diyoruz, ama fotoğraf makinesini yine de gizlice yanımıza alıyoruz.
başlık yok! burası bom boş!