+6
Konuştuğum arkadaşımı bir hafta sonra tekrar aradım. Yine hal hatır sorma, hafif bir sohbetten sonra konuyu ben demeden kendi açtı.
“Geçen gün sana bahsettiğim sorun vardı ya” dedi
“Hangi sorun?” dedim sanki anımsamakta zorlanıyormuşum gibi.
“Hani şu ürün fazlası çıkmasına neden olan sorun” dedi.
“Haaaa!, evet hatırladım, ya koca megamarket için dört yüz milyonluk açık inanılmaz küçük bir rakam, devenin kulağı bile değil, bunun için mi? uğraştırıyorlar sizi adi adamlar, beni işten attıkları yetmiyormuş gibi. Peki bulabildiniz mi fazlalığın sebebini?” diye sordum.
“Hayır. Seninle konuştuğumuz o günden bu yana gece 12’lere kadar mesaiye kalmamıza rağmen hiçbir şey bulamadık. Sadece biz bilgisayarcılar değil, ambar görevlileri ve kasiyerlerin bir kısmı da işe dahil edildi. Ürün sayımları, kontroller, stok takibi, kasa çıkışları, muhasebe kayıtları vs. vs. Bu fazlalığın nereden kaynaklandığını bulamadık. Sen de bilirsin, sistem o kadar büyük ki, takip etmek çok zor.
Sanırım bilgisayar programında bir hata var. Kabul etmek istemiyorlar ama durum onu gösteriyor. Bilirsin Almanlar inatçıdır, hata yaptıklarını kabul etmek istemezler.” dedi.
“Evet” dedim. Arkadaşım gülümsediğimi tabi ki göremiyordu.