-
1.
+4Çok geçmeden kaptan demir alıp açılmaya başladı. Özgürlüğe doğru giden yolda ilk adımlardı bunlar. Karadan bir kaç mil uzaklaştıktan sonra güvertede bir yaygara koptu. Hay aksi diye söylenmeye başladım. Tamda ortaya çıkıp kendimi gösterecektim. Aşırı derece de yorgun ve acıkmıştım. Ya gemiye kaçak bir yolcunun bindiği anlaşıldı. Yada güvertedeki mürettebat arasında çıkan bir tartışmaydı bu. Çok geçmeden bütün bağırmaları susturan kalın ve olgun bir erkek sesi duydum. Anlamadığım bir dilde mürettebata kısa kısa bağırdı. Sanırım bu kaptan olmalıydı. Vakur ve etkileyici bir ses tonu vardı. Kafamda neye benzediğini hayal etmeye başlamıştım. Geminin sallantısından ve yorgunluktan oracıkta uyuyakalmışım. Gözümü açtığımda kamara gibi bir yerdeydim. Pencerelerde sadece mavilik görünüyor odadaki her şey sanki bir ahenk içinde sallanıyordu. Nereye gidiyorduk ? Neredeydim ? Garip bir dil konuşan o insanlar kimdi ? Kaptan. Kaptan neredeydi. Beni yanına alıp zütürecek miydi ? Tabiki canım. Beni okyanusun ortasına atacak hali yok ya ! Sahi atar mıydı ? Korkuyordum. Yerimden doğrulup odanın içerisinde gezmeye başladım. Ah çantam. Çantamı gördüm. Tamamen aklımdan çıkmış. Hemen koşup sarıldım. Gizlice içini açıp kontrol ettim. Herşey yerli yerinde görünüyordu. Çok geçmeden içerden bir kapı sesi geldi. Elinde sabah kahvesiyle uzun boylu geniş omuzlu bir erkek girdi içeriye. Gülümseyerek bir şeyler söyledi. Ne dediğini anlamıyordum. Korkuyordum sadece. Çantayı arkama saklayıp yerde beklemeye başladım. Anlamadığımı farkedince ağır ağır konuşmaya başladı. Yavaş konuşunca anlayacağımı düşünüyordu galiba. Fakat anlayamadım. içeriye orta yaşlarda kaptanın sağ kolu olduğunu düşündüğüm bir adam girdi. Kaptana bir şeyler söyledi. Kaptan muhtemelen geliyorum diyerek onu dışarıya gönderdi. Çıkınca yanıma kadar gelip omuzlarımdan tuttu. Sanırım evet gidene kadar benimle beraber olacaktı. Bu olmalıydı niyeti. Omuzlarımdan sarkan elbisemin uçlarından tutup boynuma doğru çekerek düzeltti. Direk gözlerime bakıyordu. Korku dolu gözlerle gözlerine bakıyordum. Derin kahverengi gözleri vardı. Nedendir bilinmez bir baba gözü kadar derindi. Ve babam gibi sarılmak istiyordum o an kollarına. Şefkatle yüzüme bakıp gözümdeki nemi aldı. Sonra gülümseyerek yanağımı okşadı. Gençti kaptan. Fakat 50 yaşındaki bir aile babasının yüreğini taşıyordu. Büyük ellerinin verdiği kısacık huzurla bana tekrar geleceğini ima eden hareketler yapacak çıktı odadan. Ah , keşke anlaşabilseydik.Tümünü Göster
başlık yok! burası bom boş!