+1
Vaktim dolmuştu ve evin yolunu tutmaya başlamıştım. Derslerim taktu, amcamın oğlunun süperdi. Babam sabahtan akşama kadar engelli bacağıyla bizi okutmak için calışıyordu. Ama hiç bir zaman benim derslerim nedeniyle aramız bozulmadı.
Hep şunu derdi, 'bunun zehir gibi kafası var ama calışmıyor pekekent'.
O akşam hep beraber arka sokakları izledik, daha sonra herkes uyudu. Sabah uyandım kahvaltımı yaptım ve okulun yolunu tuttum.
Okul cok sıkıcıydı, ilgimi alakamı cekmeyen, gibimi bile kaldırmayan bir sürü ders görüyordun ve bunlardan bir gibimi anlamıyordun. Anam olmasa dayanamazdım. Hep oku oğlum derdi.
o gün öğle arasında tekrar aysun geldi yanıma:
A:Seko naber nasılsın?
B:sıkıldım aysun, okuldan hayattan.. (O zamanlar yaşıyorduk amk, zütümüz baldan cıkmıyordu, ne dert ne tasa. Küçüktük dert yoktu, tak vardıda büyüdük.)
A:Senin bu sıkılmaların ebruyla son bulacak kanki, inan cok eğlenceli biri.
Güldüm. zerre umrumda değildi ebruydu aysundu. Tek derdim metin2 ve gm olmaktı.
A:Cıkışı ebruyu yanına getireceğim, sakın ters birşey söyleme. Kızada bana davrandığın gibi yabani davranma.
B: Tamam tamam, cıkışı görüşürüz.
Ondan sonraki dersler vurdum kafayı yattım. Bir gibimi anlamıyordum, en azından uykumu alayım dedim. son derste uyandım, 15 dakika sonra zil çalacaktı.
Zil caldı, okulun kapısının önünde ebruyla aysun bekliyordu. Daha ben oraya gitmeden, ebru kıpkırmızı olmuştu.