/i/Sinema

Sinema hayatı eşsiz kılar.
  1. 1.
    +2 -1
    kaldığımız yerden devam ediyoruz.

    the prestige (2006)

    rekabet halindeki 2 başarılı sihirbazın birbirlerinin sırlarını açığa çıkarmaya çabalamasını ve yeni sihirbazlık numaraları bulmaya çalışmasını anlatıyor. sonu güzel olan filmlerden.

    127 hours (2010)

    tek mekanda geçen filmlerden sıkılanlar için olmayabilir. gerçek hayattan alınmadır. intel'de çalışan makine mühendisi(meslektaşım) kanyonda geçirdiği bir kazada çok sakat bir durumda tam 127 saat mahsur kalır ve yardım isteyebileceği herhangi bir yöntem yoktur. ya kendi başına kurtulması ya da orada ölümü beklemesi gerekmektedir. adamın yaptığını yapabilir miydiniz?

    buried (2010)

    yine bir tek mekan filmi. ama bu biraz abartı. tek oyuncu ve 2 metrekare sahne. yanında sadece bir telefonla canlı canlı tabuta gömülen amerikan tır şöforunun o zor durumda hayatta kalmaya çalışmasını anlatıyor. filmi izlerken bürokrasiye lanet ediyorsunuz. yine de film elindekileri gayet iyi bir şekilde kullanıyor. bu tarz filmleri seviyorsanız hoşunuza gidecektir.

    la vita e bella (1997)

    çoğumuz hayat güzeldir adıyla izlemişizdir bu filmi. ama izlemeyenler için filmdeki samimi mizah, guido'nun pratik zekası, oğluna hissettirmemeye çalıştığı katliam. neresinden bakarsan insana yaşama sevinci aşılayan şükela film.

    mr nobody (2009)

    ileri gelecekte vücut hücrelerinin kusursuz rejenerasyonu sayesinde insanlık ölümsüzlüğe ulaşmıştır. ancak bu dünyada son ölümlü 118 yaşındaki nemo nobody'dir. bir gazeteci röportaj için nemo ile konuşmaya başlar ve o noktadan sonra karmaşık bir otobiyografi dinleriz. filmi anlamak zor olabilir. paralel evrenler, sicim teorisi, olasılıklar denizi.

    perfume the story of a murderer (2006)

    hikaye 18. yy'da geçiyor. kahramanımız çok gelişmiş bir koku alma duyusuyla doğmuştur. öyle ki sadece koklayarak cisimlerin yerini, mesafesini vs. söyleyebilir. kimsesiz olarak büyür, ağır işlerde çalışır ve en sonunda yeteneği sayesinde şehrin en emektar parfüm üreticisinde çırak olur. ve olaylar gelişir. yine kitaptan uyarlama.

    donnie darko (2001)

    paranoid şizofren bir liselinin - dur liseli diyince kaçma hemen - başından geçenler. bu filmle alakalı daha ne diyeyim git seyret.

    inglourious basterds (2009)

    alternatif tarih filmi. 2. dünya savaşı sırasında nazi hakimiyetini kırmak isteyen amerikalı yahudi askerlerden özel bir tim kurulur. timin görevi nazileri öldürmektir. bu film nasıl anlatılır bilmiyorum. sonu her ne kadar mastürbatif olsa da izlenmesi gereken bir film.

    requiem for a dream (2000)

    uyuşturucu batağına battıkça iyice taka saran hayatları konu alıyor. bağımlılığın insanın sevdiği, istediği şeylerin önüne geçmesini güzel anlatıyor. bu filmi de pek izlemeyen yoktur ama varsa hemen açığını kapatsın.

    the way back (2010)

    2. dünya savaşı sırasında stalin'in toplama kampı gulag'lar vardı bildiğiniz gibi. bu film gerçek bir öyküye dayanmakta. sibirya'daki gulag'lardan kaçan küçük bir grubun hayatta kalma mücadelesi. özgürlüklerine ulaşmak için 7000 km yolu yalınayak yürüyen insanların hikayesi. izlenmesi gerek diye düşünüyorum. survival türünden bir eser.

    moon (2009)

    astronot sam bell 3 yıllık kontratı gereği ay üzerine kurulmuş bir istasyonda tek başına görev yapmaktadır. görevinin bitmesine kısa bir süre kala halüsinasyon görmeye başlar. ilerleyen zamanla beraber kendini muazzam bir tezgahın içinde bulur. ancak kaçacak yeri de yoktur. bu filmi kaçırmayın derim. türünün en gibici filmlerinden biri.

    stay (2005)

    film 21 yaşında intihar etmeyi düşünen hastasını vazgeçirmeye çalışan bir pgibiyatristi anlatıyor. sonunu izleyene kadar saçma bir film olarak düşünmüştüm ama son sahnesiyle gönlümü fethetti, bütün düğümleri çözdü. alternatif gerçeklik üzerine bir film diyebiliriz.

    leon (1994)

    profesyönel bir suikastçı, ailesi katledilen kız çocuğuna sahip çıkar ve onu intikamı için eğitir. aralarında tuhaf bir ilişki filizlenir. türkçeye sevginin gücü diye çevirmişlerdi sanırım.

    the fountain (2006)

    3 ayrı koldan anlatılan bir hikaye. 16. yüzyılda ölümsüzlük çeşmesini arayan ispanyol bir kaşif. günümüzde kanser hastası karısının ellerinden kayıp gitmesine karşı koymaya çalışan bir bilim adamı. ve gelecekte uzay seyahatinde tek başına bulunan bir astronot. tek sefer izlemek yetmeyebilir.

    shutter island (2010)

    akıl hastalarının kapatıldığı hastane denizin ortasında bir adaya inşa edilmiştir. 1950'lerde birden çok cinayetten hüküm giymiş bir kadın herkesin kaçılmaz dediği hastaneden kaçar. ancak adadan ayrılmasının bir yolu yoktur. adli polis ve bir ortağı olayı araştırmak ve kadını bulmak için adaya gelirler. ama adada kahramanımızı esrarengiz şeyler beklemektedir.

    12 angry men (1957)

    bu filmi yazdım sanıyordum amk. siyah beyaz bir film . tek bir mekanda geçiyor yine. 18 yaşındaki genç babasını öldürmekten hüküm giymiştir ve muhtemelen idam edilecektir çünkü bütün kanıtlar bunu göstermektedir ve herkes çocuğu suçlu kabul etmiştir. 12 kişilik jüri son kez toplanır ancak içlerinden biri çocuğun masum olabileceğini düşünür. ve diğer jüri üyelerini ikna etmeye çalışır. filmde her tip insan temsil ediliyor. önyargının ne gibimsonik bir şey olduğuna dair. izleyin.

    novaya zemlya (2008)

    2013 yılı rusyasında geçiyor filmimiz. hapishaneler aşırı dolduğu için yeni bir proje geliştirilir ve hapishane mahkumları novaya zemlya bölgesindeki bir adaya bırakılır. 200 adet katil, hırsız vs. bir adaya bırakılırsa ne olur? sonu dışında oldukça güzel bir film. hayatta kalma mücadelesi, kanibalizm vesaire konularını işleyen bir film.

    la habitacion de fermat (2007)

    4 adet matematikçi ciddi bir problemi çözmek üzere başka bir matematikçi tarafından bir eve davet edilir. bir süre sonra farkederler ki odanın kapısı dışarıdan kilitlenmiştir ve pda cihazına gelen soruları 1 dakika içinde çözemezlerse odanın hacmi giderek küçülmektedir. o panik ortamında hem sakin olup problemleri çözmeye hem de çıkmak için alternatif bir yol bulmaya çalışırlar.

    le scaphandre et le papillon (2007)

    gerçek bir yaşam öyküsü filmi daha. elle dergisinin editörü jean-dominique bauby denilen eleman 1995 aralığında 43 yaşındayken felç geçirir. 3 haftalık komadan uyandığında sol gözü dışındaki bütün vücudu felç olur. yani insanlarla iletişimini sağlayan tek şey sol göz kapağıdır. o şekilde hayata bağlanmaya karar verir. film öyle çekilmiş ki izlerken kendinizi adamın yerine koyuyorsunuz. çok güzel bir fransız filmi. fransızca da çok kral dil. şukusunu verdiğim bir film.
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster