0
Bir yandan kolamı içip bir yandan cipsimi atıştırırken maçın 20. Dakikalarında zil çaldı. Panikle kalkıp koridordan kapıya doğru hızla yürüdüm. Maçın tek anını dahi kaçırmak istemiyordum. Bizimkiler daha yeni gitmişlerdi. Gelenler onlar olamazdı. Acaba Aysel Teyze mi geldi? Belki de bizimkilerin gittiğini görüp fırsattan istifade etmek isteyen Eda gelmiştir? Aklımdan tüm bunlar geçerken kapıya baktığımda uzun boylu, kırmızı montlu ve Kel bir silüet gördüm. Şimdi olsa Johnny Sins beni gibmeye geldi zannederdim. Evin dış kapısı demirdi. Hani şu orta kısmı buzlu cam ve korkuluklu olanlardan. Mavi ama hafif paslı. Demir ama sağlam değil.
Adam o kadar uzun boyluydu ki, onu görünce bir an duraksadım. Sanki duraksadığımı hissetmiş gibi tekrar zile bastı. Yavaşça kapıya yaklaşıp ‘’Kim o?’’ Dedim. Fakat kırmızı montlu adam ‘’Beeeen’’ demek yerine tekrar zile bastı. Oysa ki ‘’Beeeen’’ dese hemen kapıyı açacaktım. Tekrar ‘’kimsin?’’ Diye sordum. Evet doğru tahmin ettiniz. Tekrar zile bastı. Beni acaip bir korku sarmıştı. Artık ses çıkarmıyordum kapıdan da bir uzaklaşıp tekar aynı soruyu sorma cesareti gösterdim. Fakat cevap yine aynıydı. CivCivCivCiv...