+12
-1
sürekli beyin fırtınası yapmak zorunda olmaktan nefret ediyordum anasını gibeyim.. üzerindeki pikeyi kaldırdım. bacaklarına elledim, ayaklarına elledim, acaba diyordum felç mi geçirdi.. insanın aklına herşey geliyor beyler, yeter ki karşınızdaki aşık olduğunuz insan olsun. ayaklarını oynattı.
- gelebilir bak iyi kalkabilir bende yorgunum, bende üzgünüm, benimde canım acıyor bu zamana kadar hep birbirimizi taşıdık. beraber ağladık beraber güldük, ben onu bırakamam oda beni bırakamaz. evlenicez lan biz, ev alıcaz, cocuğumuz olucak. size ne ? girmeyin ulan artık araya, gidin lan hayatımızdan derken salya sümük ağlamaya başlamıştım.
seçil huursu yutkundu, yutkundu, gözlerinin dolduğunu görebiliyordum, begüm zaten ağlıyordu. bir kaç dakika sonra seçilde koyverdi kendini. ağlıyordu hemde nasıl. bugüne kadar ona huur demiştim hep, huur olduğu için değil hazetmediğim için. ama en az benim kadar begüm kadar acı içinde ağlıyordu. seviyordu demek ki begümü. onada üzüldüm. nasıl bir duygu karmaşası içindeysek odada ki herkes ağlıyordu ama kimse çıkıp "bunlar bunlar oldu" diyemiyordu. ben sadece acıyla karışık yapacaklarımızdan bahsediyordum. "ev alacağız, yatak odasını begüm ayarlayacak, oturma odasını ben, kocaman bir lcd televizyon alıp derbileri izleyeceğiz, o mısır patlatacak, bir zaman sonra ufak bir bebeye baba olacağım, ona anne bana baba diyecek. daha çok şey yapacağız, ama öncelikle ölmemem gerek, onun benimle gelmesi tekrar elimi tutması gerek" falan diyordum. mala mı bağlamıştım, son çırpınışlarım mıydı bilmiyorum.