-
26.
+1Benim adım Meryem.Bir ailem var. Ben bir bireyim. Benim adım Meryem.Bir ailem var. Ben bir bireyim.Tümünü Göster
Gülsüm hiçbir zaman tekrarladığı sözcükleri ağzından kaçırmadı. Metal yatağında hangi pozisyonda olursa olsun yaygın mısır sapları gibi olurdu. Vücudunun her yeri acı içindeydi. Ama asla tekrarladığı sözcükleri unutmadı.
"Benim adım Meryem."
Can sıkıntısı kendine acı veriyordu. Gülsüm düzenli günlede aynı pozisyonda yatmaya zorlanıyordu. Konuşan kimse yoktu. Doktordan başka sadece 955'i görüyordu. Kafasında ona Okan lakap takmıştı. Okan çiftlikteki favori atıydı. 955 tıpkı at gibi söyleneni yapıyor fakat eğlenmiyordu. Süt gibi gözlerinde isyan kıvılcımları vardı. Sanki herhangi bir anda zıplayıp koşacakmış gibiydi. Gülsüm acılı bir şekilde bunu görecekti.
Düzenli 10 yıldan sonra acılar ve sıkıntılar Gülsüm'ın kırılgan vucudunda savaş haline geldi. Doktor ile bir görevi olduğunda gerçekti. Onun işi savaşmaktı. Gülsüm bir savaşçıydı. Düzenli olarak vucudu uyuşturuluyordu. Adam burnunu çektiğinde nefreti büyüyor kızıyor ve hayatta kalmaya devam ediyordu.
Ama zaman geçtikçe tehlikeli bir şekilde kendini kaybetti. Fiziksel acısı rahatsızlık vermiyordu. Bunu tolere edebilirdi. Düzenli olarak kırık kemiklerinin üzerinde yürüyerek ve mükemmel dikişleriyle test ediyordu. Mümkün olduğunca doktorun bunu yapmasını engellemek istiyordu. Artı zamanı dolmuştu.
"Benim bir ailem var."
4 haftadan beri doktor Gülsüm'ı ziyaret ediyordu. Harabe odasında dışarıdaki sesleri dinleyerek sıranın ona gelmesini bekliyordu. Onların kim olduğu hakkında düzenli hikayele kuruyordu. Belki adı Kevin ve Kevin bir dağcıydı. Veya adı Elijah 'tı ve kız arkadaşına teklif edecekti. Düzenli olarak solukları , acının sesini ve derin acılı iniltileri duyuyordu.
Ayak uçlarına rağmen iki bacağıylada kolaylıkla yürüyebiliyordu. Ancak göğüs kafesi ve kollarından ağır bir ameliyat olmuştu. Ameliyat sonrası kolundan kalanlar sadece dirseklerinden yukarısıydı. Kollarından deriyi ve kasları ayırmışlardı. Beceriksizce sol kolundaki kemikten ön koluna bir çubuk çıkarmışlardı. Doktor kolunda oluşan kabukları alıyordu. Gülsüm yamalanmış kolundan kabuk alınırken izliyordu. Daha sonra iskelet kemiklerini cilalamak için zımparalıyordu.
Düzenli olarak kemikleri zımparalanırken açığa çıkan yankıları hissedebiliyordu.
Doktor Ve Gülsüm için konteynır garip bir hal almıştı. Göğüs kafesinde 3 tane giçeri ve rahminde bir mide vardı. Adam ayaklarına ve kalçasına ilave dikişler atıyordu. Kızın ayağı ölmeye başlamıştı ve kötü kokular yayıyordu. Gülsüm'ın içindeki parçaların kime ait olduğuna dair hiçbir fikti yoktu.
"Ben bir bireyim."
1 hafta uzamıştı ve Gülsüm doktorun onunla işinin bitip bitmediğini merak ediyordu. 10 yıl sürebilirdi. Belki doktor sıkılırdı. Belki de istediğini her şeyi alabilirdi. Belki 10 yıl önce olmuştu. Belki birkaç gün önce olumştu. Belkide tüm hayatı boyunca olacaktı.
Çok uzun zamandan sonra bile buradan kurtulma ihtimali vardı. Belkide yalandı. Belkide duyduğu çığlıkların kime ait olduğunu bilmiyordu. Belkide gerçekten bu hapishanede ölecekti.
"Benim adım."
Tekrarladığı sözcükleri hatırlayamadı. Tabiki adını biliyordu.Bir çiçekti ? Doğru.Tek bişey vardı , garip bir şekilde güzeldi. Panik yapmaya başladı. Sonra hatırladı.
"Bir ailem var."
Öne doğru eğildi ve adım attı. Annesini ve abbasını hatırladı. Kardeşini hatırladı.Ama tüm bunlar hafızasının sonundaydı. Nerede yaşıyordu ? Belkide hafızası yandaki odalara takılmıştı. Onlar gerçekmiydi ? Kız gerçekmiydi ? Sonraki odadaki kimdi ? Duyduğu çığlıklar kime aitti ?
"Ben bir bireyim."
Uyarı olmadan kapı açıldı. Doktor loş ışıkta durdu.Ona baktı. Gözlerinde Yarık vardı.
"Gel" dedi.Her zamanki gibi sedyenin arkasında durdu. Yüzüne baktı ve durdu."Sen ağlıyor musun? "Kız onun dizlerini hissetti. Takırdayan kemikleri bıraktı ve "Lütfen " dedi.
Doktor ilk kez güldü ve " Yalvarıyor musun ? " dedi.
Vucudundaki acı ile aklındaki dehşet karşılaştırılamazdı. "Lütfen bana adımı söyle. Daha fazla mücadele edemiyorum. Hatırlayamıyorum."
Dokunarak "Senin adın #1101 " dedi.
"Ailem varmıydı ? Ben ... " Herşeyi yanlış biliyordu. Ağzında ekşi bir tat vardı.
Doktor etkili olamamıştı. " Sen benim favorimsin , biliyorsun. Bir ara yapamadım.Ama şimdi herez gibisin."
"Benim gerçek ismim.. Unuttum. Lütfen."Okan'in sedyenin arkasında durduğunu gördü ."Onun ismi neydi ? Numarası kaçtı ? O mu yaptı ? " Ona söyledim " Biliyorum , sana söyledim. Lütfen bana söyle. ihtiyacım var. Hatırlayamıyorum."
Doktor acımasızca ağzına tekme attı. Kız yere yarığın yan tarafına düştü. Doktor hiçbirşey demedi. Sadece baktı.
"#955 gel buraya." Doktor kancayla işaret etti. Biri hücreye doğru yürüdü. "Üzerine işe."
Kız hareket edemiyordu. Kimsesi yoktu. Kimse değildi.
Yüzündeki sidiği hissetti. Doktor duygusuzca baktı. "Her zaman #1101 oldun ve başka birşey olamazsın."
başlık yok! burası bom boş!