/i/Korkunclu

Korkularımız yaşamımızı yönlendirir.
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 26.
    +1
    Barış oldukça iyi bir çocuktu.

    Tüm sebzelerden nefret ederdi. Dişlerini fırçalardı. Geçmiş hakkında konuşmazdı. Annesinin ona hergün aynı kıyafetleri giydirmesinden şikayet etmezdi. Diğer çocuklar , hergün aynı kıyafetleri giydiği için onunla dalga geçerdi.Pis değildi ve hiçbir zaman geç kalmazdı. Ev ödevlerini yapardı. Ev ödevlerini severdi , özellikle biyolojiyi.

    Barış birkaç şeyi sevmezdi. Babasını sevmezdi. Kardeşini sevmezdi. Diğer çocukları sevmezdi. Hergün giydiği dar gelen siyah ayakkabılarını sevmezdi.Ama hiçbir zaman şikayet etmedi. Çogu zaman susar fazla konuşmazdı. Sorularını mümkün olduğunca kısa sorardı.

    Diğer çocuklar ona "acımasız" diye lakap takmışlardı. Arkadaşı yoktu. Birisi ona vursa ayağa kalkar , üzerini temizler ve sessiz kalırdı. Bu noktada seslenmezdi. Herhangi bir yüksek sesi sevmezdi. Diğer çocuklar onu duygudan yoksun olarak görürdü. Diğer çocuklar ona kötü şeyler yaptığında , üzerini soyduğunda Barış küçük vucudunun üzerini örtmezde , yürümeye devam ederdi.Çocuklar güldükçe gülerdi. Dilenci değildi. Sakince yürümeye devam eder ve yanlış yere koyulan kıyafetlerini toplardı.

    Annesi hiçbir zaman çocukluktaki bu eziyetleri bilmezdi. Annesi onu delicesine severdi. Kişisel kontrollerini yapardı. Bebekliğinde bile nadiren bağırmıştı. Doğumu kolay olmuştu ve kolaylıkla 2. çocugu kabul etmişti. Diğer oğlu Barış'in tam tersiydi. Sürekli ağlardı. Muhtaç ve gürültülüydü. Sıkça pislerdi.

    Ama Barış - Barış mükemmeldi.
    Liseden mezun olduğunda annesi yardım etmedi ama ağladı. Tıp okuluna gitmeyi planlıyordu. Babası onu kendisi gibi cerrah olması için zorluyordu. Babasıyla aynı fikirdeydi. Annesi duygularını kontrol edemiyordu ve yanağından gözyaşları süzülüyordu.
    Kocası soğukkanlılıkla " Kendini utandırıyorsun " dedi.
    Liseyi memnuniyetle bitirmişti fakat bu sefer diğer çocuklar onu yalnız bırakmıyordu. Onların acımasızlıkları artık sıkıcı gelmişti. Diğer çocuklar güçsüz küçük kardeşine odaklanmışlardı. Ama Barış küçük kardeşini sevmiyor ve ona ne yaptıklarını umursamıyordu. Kardeşi hastanelik olduğunda umursamamıştı. Daha önemli şeyler hakkında düşünüyordu.

    Tıp okulu oldukça kolay olmuştu. Okulu iyi gidiyordu. Tüm derslerden A almıştı. Resim hariç. Resimi anlamıyordu. Bu noktada hiçbirşey görmüyordu. Hayvanların karmaşık iç diyagramlarını çizmek onun projesiydi. Öğretmeni , çalışmasına yaratıcılık eklemesini söyledi. Sonrasında Barış hayvanları düzeltti. Dişlerini daha uzun ve pençelerini daha keskin yaptı. Tekrardan denedi ve mükemmeldi. Ama öğretmeni bu yaratıcılığın mükemmel olduğunu düşünmüyordu.

    Sınıfta düşüktü. Diğer türlü Barış ideal bir öğrenciydi. Sınıfta hiç konuşmuyordu veya diğer öğrencilerin dikkatini dağıtmıyordu. Bütün ödevlerini zamanında ve kusursuz biçimde yapıyordu.Öğretmeni onu özlerdi.

    Ama Barış onları özlemezdi. Onları sevmezdi. Birkaç şeyi hiç sevmezdi. Ama annesini severdi. Annesi tombul , kıvırcık kahverengi saçlı birisiydi. Küçük bir alman aksanı vardı. Babası internetten tanıştıklarını söylüyordu. Diğer türlü Barış sipariş bir gelin olduğundan şüpheleniyordu. Barış olduğunda 16 yaşından büyük değildi. Aksanını oldukça yoğun kullanıyordu. Ama Barış'nin babası ona düzgün konuşmasını öğretmişti. Dışarıda bu durumda olmasını istemiyordu.

    Ama Barış kelimelerindeki kapalı aksanı seviyordu. Barış daha çocukken Almanca şarkılar söylüyordu. Babasının duymaması için şarkıları sessizce söylüyordu. Barış hala almaca şarkılardaki kelimeleri biliyordu. Barış dokunmadan nefret ediyordu ama annesini kıyafetlerini giydirirken veya banyo yaptırırken dokunmasından nefret etmiyordu. Günlük banyoya alışmıştı. Küvette iken konuşmuyordu ama birgün yanlışlıkla fırçanın derisine değdiğini hissetti. Anne sütü ile beslenmeye benzer bişeydi. Barış 9 yaşına kadar yeterli anne sütü alacak kadar şanslıydı.
    Mezuniyet gecesinde sınıfa veda konuşması yaptı. Okul ona konuşmasını neden yazdığını sordu. Söylenileni yaptı. Diğer çocuklar tarafında yuhalanacağını biliyordu. Konuşma kısaydı. Ailesi ve okuluna teşekkür etti. Gelecek hakkında konuştu. Barış duyguları varmış gibi davranmasını öğreniyordu.

    Her zamanki gibi annesi elbiselerini giydirdi. pantalonunu çekti ve fermuarını kapadı. Beyaz gömleğinin düğmelerini ilikledi. Nazikçe gülümsedi. Nefes aldı ve " Çok yakışıklı görünüyorsun " dedi.
    Bir kaza oldu. Barış'in küçük kardeşi yine duvara birşey fırlattı. Yüzü onlara dönüktü , kaşlarını çatmıştı. Sertçe " Gitmiyorum " dedi.
    Annesi Barış den uzağa bakmıyordu. "iyi . Gitmeni kimse umursamıyor"
    Kardeşi lambayı alıp yere attı. "Eğer beni göndermezsen evdeki herşeyi kırarım."
    Annesi sinirlice baktı. ""Söyledim , kimse umursamıyor".
    Barış boğazını temizledi ama birşey söylemedi. Kardeşi davranış sorunları yaşıyordu. Barış için bu zayıf ve aptal demekti. Herzaman dikkat gerektiriyordu. Özellikle annesine karşı. Ama annesi ikinci oğlunu sevmiyordu. Çok gürültülüydü. Barış varken ona ihtiyaç duymuyordu.
    Kardeşi ağır bir nefes aldı ve başını eğdi. " Niçin beni sevmiyorsun anne ?" dedi.
    Annesi sindi. " Bana böyle hitap etmemeni söylemiştim. Olgu diye seslenmelisin."
    Ama Barış anne diye sesleniyordu.
    "Bana anne diye sesleniyor. Onun bana seslenmesinin istediğimde bu. Bana Olgu diye seslenmelisin." Başını iki yana salladı ve "Sen Barış değilsin"dedi.
    Küçük oğlu yakın bir adım attı ve " Bunu asla unutmayacaksın" dedi.
    Barış ve annesi hala yakındı. Zavallı çocuğa bakıyorlardı. Şuanda 16 yaşındaydı. Neredeyse yetişkindi. Nasıl davranması gerektiğini bilmeliydi. Hala bir çocuk gibi davranıyordu.
    Barış diliyle ses çıkardı. Kardeşi kapa çeneni diye bağırmaya başladı. Kapa çeneni , kapa çeneni , kapa çeneni. Barış in mezuniyet kepine yakındı ve onu tuttu. Güçlü bir şekilde attı.
    Annesi çığlık atmadan önce bir sessizlik oldu. Kepin sivri ve keskin ucu annesinin gözüne gelmişti. Barış ne yapacağını bilmiyordu. Annesi yerdeydi ve gözü yaralanmıştı. Göz küresindeki küçük kırmızı çizgiyi kapatmaya çalışıyordu. Annesi çığlık atıyordu. Barış gürültüyü sevmiyordu.Ama annesine diz çöktü.
    Küçük kardeşi gülmeye başladı." Annemin gözünün elması" diyerek alay etmeye başladı. Pantolonuna uzandı ve isviçre ordu bıçağını çıkardı. Barış ona baktı ve hayır dedi.
    Kardeşi annesinin üzerinde hazır bir şekilde duruyordu. Küçük bıçağını tekrar tekrar sapladı. Annesi onu savuşturmaya çalıştı ama çok fazla kanaması vardı. Barış sonunda kardeşini itti.
    Ne yaptın dedi. Basğırmaya çalıştı ama sessizliği buna izin vermedi.
    Sonra kapıda babası belirdi. Barış Sönmez 2 baktı ve hiçbirşey demedi. Acı içindeki karısını ve yerdeki oğullarını gördü.
    ince bir gülümsedi. iki çocukta daha önce onu böyle görmemişti. Kim yaptı diye sordu.
    Barış hızlıca cevapladı. " Cem yaptı" dedi. " Hastaneyi aramalıyız. Kadın ölüyor."
    Cem babasına baktı. Nefret veya öfke görmeyi bekliyordu. Ama gururla bakıyordu. Yanlış oğlumla ilgilendiğimizi görüyorum.Cem'i ayağa kaldırdı. Kanlar içinde kaldı ve etilendim Barış dedi.
    Barış "Barış benim" dedi. Hala kollarında ölen annesini tutuyordu.
    "Hayır Barış bu. Başından beri böyleydi. ". Babası Cem'in yüzünden bir miktar kan sildi.
    "O zaman ben kimim ?" Büyük oğlu duygu havuzunda onu anlamadı. Sadece annesinin öldüğünü biliyordu.
    Babası Barış 'i okşayarak "Sen #995 sin"dedi. " Önümüzde bir çok iş var. Ailenin adını gururlandıracaksın gibi hissediyorum."
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster