Sabah kahvaltımızı Bursa'nın görükle ilçesinde yaptıktan sonra . Banu yu otogar a bıraktık. Yüzünde ki ifade hala aynıydı . Herkes sus pus bir şekilde banuyu uğurladıktan sonra. Yola koyulduk . Gece saptığımız yollar yoktu. Gece girdiğimiz yola benzer hiç bir yol yoktu . Gölde görünüyordu. Göl kenarına giderek birer sigara yaktık . Gölü bulduğumuz için sevinirken birden göl kenarında bulunan bir yıkık evden huuurrr urrrr benzeri bir ses çıktı . içeri girdiğimde içeride aynı anda yerde oturmuş duvara doğru dönmüş türbanlı bir sürü kadın vardı . En önde ki 4 tanesi siyah çarşaflıydı . Bakarmısınız diye seslendik . Ennneeee yarrra halllimaa diye kulağımın dibinde bir fısıldama duydum . Birden en önde ki 4 çarşaflı bize doğru yürüdü ellerinde bire bakır tas vardı . Birde suprayz matha fakar diy bağırdılar . Tasın içinde ki dölleri yüzlerine sürerek birden çarşafı attılar . Elini bir tasa batırdı bir zütöme soktu . Bir tasa bir zütüme ver babam ver ver babam ver . Derken 3 zenci bizim gençleri gibmeye başladı . Elini zütümden çekerek tası kafama boşalttı . Her yer bembeyaz oldu . Elli santimlik haşmetliyi enseme vurarak beni bayılttı . Uyandığımda zütüm yırtılmıştı ve her yerim döl olmuştu . Gençler ölmüştü . Tüm Zenciler aynı anda boşaldı ve öldüm . Son