/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 26.
    +1
    Güzel bir uykudan sonra akşamüstü uyandık. Saat 17 sularıydı. Daha doğrusu ben yeni uyanmıştım. Diğerleri çoktan kalkmıştı. Alinin ablası gelmiş yemek yapıyor ve kızlarla sohbet ediyordu. Ali de bir kenarda oturuyor arada bir ablasına laf atıyor, kızlara takılıyordu. Furkan ve Fatih ortalıklarda yoktu. Aliye sordum, çevrede dolaşacaklarını söylediler. Çölün ortasında Karunun hazinesinin kalanını bulacak herhalde pekekentler dedi. Bu pekekent lafından sonra eliyle ağzını kapatsa da iş işten geçmişti. Kızlar ve ablası duymuştu. Ali hafiften kızardı bozardı, ablası ile Canan sırıtıyordu, Nurcan alinin utanmasını fırsat bilip kahkahayı patlattı. Ali daha çok mahçup oldu. Ben de pis pis sırıtıyordum. Bana gözüyle işaret etti. biz de dışarı çıkalım diyordu. Üstümü giyindim dışarı çıktık. Ali, pek bir şey bulamazsın buralarda ama sakindir, kafanı dinlersin. Uzun uzun düşünecek vaktin olur dedi. etraf gerçekten de çok sakindi. alabildiğine bozkır, sıcak ufuk noktasında serap gibi buğulu görüntüler yansıtıyordu. evin arkasına doğru yürüdük. köye ilk girişimizdeki mezarlık diye tahmin ettiğim yer gerçekten de mezarlıktı. gel, dedi. dedeme bi fatiha okuruz. ince patikadan yavaş yavaş yürüdük mezarlığa doğru indik. Selvilerin altında neredeyse birbirine geçmiş onlarca mezar vardı. hemen mezarlığın başında bir mezarın önüne geldik. Dedemin mezarı burası dedi. Mezarın önüne dikilmiş bir kaya parçası vardı. Üstüne de beyaz boyayla, elle yazıldığı belli olan derme çatma bir yazıyla Hüvel Baki, Hacı Abdullah oğlu Mehmet yazıyordu. Yanındaki mezarı gösterdi, burada da babaannem yatıyor. dedi. Ama onun üstünde sadece Hüvel Baki yazıyordu. Bizim buralarda kadınların isimleri mezar taşlarına yazılmaz. Kadınlar kocalarının yanına gömülürler dedi. E hiç evlenmemişlerse dedim. O zaman da babalarının yanına defnedilirler dedi. Sonra mezarlarına rasında dolaştık biraz. Buradakilerin hepsi akrabamdır dedi. biz yüz elli yıldır bu köyde yaşarız. daha önce de urfa tarafında kalıyormuş bizimkiler. Ama bazı olaylar olunca zorunlu göç etmişiz. dedi.. Nasıl olaylar dedim ben, bir yandan da yürüyerek. Babamlar bana pek bir şeyden bahsetmezler. sorduğumda kan davası deyip geçiştirdiler hep ama ben hiçbir zaman ikna olmadım tabi. Fazla soru da soramadım. Büyükler bir şeyi noktalarsa bizde devam etmek ayıptır.
    Bir süre mezarların arasında gezdik sonra eve doğru döndük. O ara mezarlığın dışında tek bir mezar gördüm. Oldukça eski duruyordu. merakıma yenildim, sordum bu mezar neden dışarıda diğerlerine göre?
    Alinin gözü daldı biraz. sanki içinden diyeceklerini toparladı. Mimiklerinden aklından söyleyeceklerini planladığını ,bir hesap yaptığını fark ettim. sonra kendi kendine kafasını salladı ve planını bozdu, döndü bana ve,
    Biz buraya gelmeden önce oradaymış o mezar dedi, kimdir nedir biz de bilmeyiz.
    Bu cevap da beni tatmin etmemişti. Eve doğru yöneldik, dedesinin evi bir başka heybetli duruyordu. köy, tepenin yamacına yapılmıştı ve hafiften yükseliyordu. dedesinin evi ise en alçaktaydı. buna rağmen en heybetli duran oydu. sanki bir şeyleri koruyor gibiydi. dedesinin mezarının önüne tekrar döndük. eve gidebilmek için oradan geçmemiz lazımdı. Ali mezarın başına çöktü. Mezardan bir avuç toprak aldı ve karşıdaki eve baktı. toprağı avucundan kum gibi mezara savururken parmağıyla evi gösterdi. Alt kattaki pencereyi görüyor musun dedi.
    Evet dedim.
    Dedem her gün sabah ve gece o camın önüne oturur bu mezarın olduğu yere bakardı. Sürekli dua ederdi. Düşünsene mezarının yeri bile yıllar öncesinden belli.
    Zor bir pgibolojik durum olmalı dedim.
    Dedem sağlam adamdı dedi.
    o pencere benim o an kaldığım odanın penceresiydi.
    Eve doğru yöneldik tekrar...
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster