1. 1.
    0
    21 Ekim 2008
    Oturduğum yerden tüm bu olanlara bi' anlam vermeye çalışsam da tüm vücudumu saran yorgunluk ve halsizlik düşünmemi zorlayacak düzeydeydi. Kafamın içinde sessiz çığlıklar, ardında pişmanlıklar ve bir o kadarda kırgınlık hakimdi. Konuşamıyor, düşünemiyor ve neler olacağı hakkında hiç bir fikrim bulunmuyordu. Saat, 22.43'tü. Bu demek oluyor ki eve geldikten sonra yaklaşık olarak on beş dakika geçmiş ve artık yerleri kırmızıya boyayan sol elimden akan kanın akışı yavaşlamıştı. Kanın yavaş yavaş damlayıp oluşan kan gölüne düşmelerini seyrederken, uyuşukluğumun bir nedeninin de bu olduğunu fark ettim. Beklediğim sesi duymamla kendime gelmiştim. Evde geçirdiğim zaman boyunca, bulunduğum zaman dilimine bir türlü kendimi dahil edemeyiş olmamdan dolayı kendime gelmem ile beraber tüm hislerimin bi’ anda geri geldiğini hissettim. Önce kalp atışlarımın artan seslerini duymaya başladım ve ardından terlemeye başladığımı fark ettim. Artık bir karar vermem gerekiyordu. Kapının sesini duymaya devam ediyor ve o kapıyı açmaktan başka çaremin olmadığını biliyordum, artık zamanı gelmişti. Yaşadığım olayların beni buraya getireceğini hiç düşünmemiştim.. Bu yol en doğru olanı gibi gözükse de artık benim için bir son'un başlangıcıydı.
    ···
   tümünü göster