0
Benim anladığıma göre Ankara nümayişi gençliğin müşterek ve fevri bir hareketidir. Cabbar’ın Sait’in ve isfendiyar Barıönü’nün ifadelerinden anlaşıldığına göre daha ben Ankara’ya gelmeden çok önce Rasih Kaplan, Reşad Şemşettin, Behçet Kemal, Rebiî Barkın, Suut Kemal, Tahsin Banguoğlu gibi mebusların şifahî telkinleriyle komünistlere karşı tahrik edilen gençler Sabahattin Ali’ye hakaret etmeye karar vermişler; Sabahattin Ali de benimle olan duruşmasında “Atsız bu dâvâyı ülkü dâvâsı şekline sokarsa bundan hem kendisinin hem de devletin zarar göreceğini ihtar ederim” diye tehdit savunarak mahkeme salonunu dolduran Türkçü Türk gençlerini hiddetlendirip tahrik etmiş. 3 Mayıs duruşmasında mahkeme salonuna alınmayarak Adliye Sarayı önüne biriken gençlerin içlerindeki kin duygusu nümayiş şekline dökülmüştür. Amme şahidi diye dinlenen Osman Yüksel ve Ülker bu nümayişin yalnız ve ancak komünistlere, yahut yeni adı ile Turoçkistlere karşı yapıldığını kesin olarak söylemişlerdir. Sait’in ifadesine göre nümayiş kafilesinin başında Ankara emniyet Müdürü Şinasi’nin bulunması ve kafile Ulus Meydanına gelinceye kadar polisin müdahale etmeyişi dikkate değer. Bundan sonra polisin yaptığı müdahale, telâşlı ve izam edici bir adam olduğu anlaşılan Ankara valisinin teşebbüsü ile olmuştur. Hüseyin Namık Orkun ile çektirdiğim resmi bir suç vegibası sayacak kadar mübalağacı olan Ankara valisinin milli bir tezahürü ihtilal sanmasının ceremesini on aydır biz çekiyoruz. Müdafaa şahidi diye gösterdiğim Ankara Emniyet Birinci Şubesi memurlarından Zühtü ve Mahmut’un şahadetlerini dinlemeye mahkemeniz lüzum görmedi. Beni adım adım takip ettiklerini tevkifimden sonra öğrendiğim bu iki memur dinlenmiş olsaydı en salâhiyetli insanlar olarak bildireceklerdi.
Maarif kadrosunda mühim yerler tutan ve vaktiyle komünizm suçundan dolayı hepsi de sabıkalı olan birkaç yerli komüniste karşı yapılan suçsa, teccemmüât kanununa göre vasıflandırılması gereken bu milli hareketi dallandırıp budaklandıran, benim iki şahsi düşmanım olan Falih Rıfkı ile Hasan Âli olmuştur.
Falih Rıfkı, Ankara nümayişinden mevkuf olan gençlerin henüz polis tahkikatı (ilk tahkikatı) yapılırken Ulus gazetesinde kışkırtıcı ve iftiracı yazılarla vakayı büyütmüş, efkâr-ı umûmîyede heyecan uyandırmıştır. 3 Mayıs’ta polis tarafından tevkif olunan yüze yakın gencin henüz sorgusu bile yapılmadan Falih Rıfkı 7 Mayıs’ta kışkırtıcı neşriyata başlamış, bu yalan 8, 9, 11, 13, 14, 18 Mayıs tarihli Ulus’larda devam etmiş, hiç yoktan ortaya bir Irkçılık – Turancılık dâvâsı çıkarmıştır.
Aleyhime dâvâ açması için Hasan Âli ile birlikte Sabahattin Ali’yi tahrik eden de yine Falif Rıfkı olmuş ve Ulus gazetesinin avukatını fahrî bir hukuk müşaviri gibi Sabahattin Ali’ye vermiştir. Kendisini Hasan Âli ile Falih Rıfkı’nın tahrik ettiğini Sabahattin Ali Orhan Şaik’e söylemiş, Orhan Şaik de bunu duruşma sırasında mahkemeye bildirmişse de maalesef bu sözleri zabta geçmemiştir.
Hasan Âli, bir kitabını vaktiyle Orhun’da tenkit ederek cehaletini açığa vurduğum için, Maarif Vekâletinde orta öğrenim müdürü olduğu zamandan başlayarak bana şahsî kin gütmüş, selefi Safvet Arıkan’ın son zamanında bir mebusun kendi kendine yaptığı teşebbüsle resmî bir liseye tayinim tahakkuk etmek üzere buluşmuşken Maarif Vekâletine geçerek ilk icraat olmaz üzere benim tayinimi durdurmuştur.
Bütün bunlar Hasan Âli ile Falih Rıfkı’nın benim aleyhimde nasıl bir kinle hareket ettiklerini açıkca göstermektedir. Ankara nümayişi olunca bu iki düşman bundan istifade etmek için fırsatı ganimet bildiler. Ve bu nümayişin âdeta hükûmeti devirmek için yapılmış bir ihtilâl olduğunu velvele ile etrafa yayarak fikirleri bulandırdılar.
Şimdi soruyorum Zevceme ve benden Ankara mahkemesinin tafsilâtını istemiş olan iki iyi talebe duruşma safahatını ve Sabahattin Ali’nin mahkemeden kaçtığını yazdım diye beni tahrikçilikle itham eden savcı Kâzım, daha ben tevkif olunmadan ve hükûmet resmi tebliği neşretmeden önce Ulus gazetesiyle efkâr-ı umumiyeyi bulandıran Falif Rıfkı ve meta’mış gibi onun makalelerini günde dört defa tekrarlayan Ankara radyosu hakkında niçin takibat yapmadı? Ulus gazetesiyle Ankara radyosu olmasaydı Ankara nümayişi denilen hadise iki günde unutulup gidecekti. Bu hadise gazete ve radyolarla bütün dünyaya mübalağalı bir şekilde anlatılırken, bunu bir mektupla zevceme bildirmemin bir tahrik olduğunu iddia etmek ne demektir? Hüküm vermeyi mahkemeye ve namuslu insanların vicdanlarına bırakıyorum.
Tümünü Göster