0
TURANCILIK
Turancılığa gelince: Bunun hakkında fazla söz söylemeyi lüzumsuz buluyorum. Dünyanın hiçbir yerinde kendi devletini büyütmek isteyenlere “vatan haini” denmemiştir. Biz Ziya Gökalp’ın, Mehmet Emin’in şiirleriyle beslendik. Haritalarda, ırkımızın yaşadığı yerlere baktık. Milletimize fenalık edenleri tarihte okuduk. Ve milli kini ateşten damgalar gibi kalbimize yazdık.
Irkçı ve Turancı olduğumuz için vatan ve millet haini olduğumuzu gazetelerde ilân eden örfî idare kumandanıyla duruşmamızı yapan hâkimlerin garip bir tesadüfle hep Turancılığa ait adlar taşıması Allah’ın bir lütfu ve bir ihtarıdır. Mahkeme reisi generalin soyadı “Yazgan” kâtip manasına gelen bir kelimenin Türkistan telaffuzudur. General pekalâ “Yazan” veya “Yazıcı” diye bir soyadı alabilirdi. Bunun Türkistan telaffuzuyla olan şeklini almakla hiç şüphesiz kalbinde oraya karşı olan sevgisini göstermiştir. Albayın soyadı “Kaan” Turan imparatorlarının unvanı olan bir kelimedir. Hâkim Osman Cevdet’in soyadı olan “Erkut” Altay destanlarındaki bir kahramana aittir. Fazla olarak Millet Meclisi reis vekilinin “Günaltay”, bir orgeneralin “Altay”, genelkurmay başkanının “Omurtak”, Isparta mebusunun “Turan” soyalarını taşıdığını, “Turan” diye bir vilayet gazetesi çıktığını zikredebilirim. Görülüyor ki Turan ülküsü ve sevgisi bütün milletin gönlünde, şuurunda, tahteşşuurunda yaşamakta, biz farkına varmadan soyadlarımıza kadar geçmektedir.
Bir gözcü nasıl yalnız sağ gözü tedavi ile iktifa edemezse, bir Türkçü de öylece yalnız Türkiye Türklerini düşünmekle kalamaz. Nitekim hükümet de dış Türklerle ilgisini kesmemiş, ilk uygun fırsatta Antakya Sancağı’nı ilhak etmiştir. Halep ve Musul da Milli Misaka dahildir. Antakya’yı istemekle ırkımızın beşiği olan ülkeleri istemek arasında mahiyet farkı yoktur. Kimseden haksız bir şey talep etmiyoruz. Atalarımızdan kalan mirasın, mefahirimizin gömülü olduğu toprakların bizim olması ülküsünü kalbimizde taşıyoruz. Oraları unutmamak istiyoruz. Ben bunları şahsım için istemiyorum. Oralarda çiftlik yahut apartman yapacak değilim. Milletim için düşündüğüm haklardan dolayı da kimse bana “vatan haini” diyemez. Bu çirkef iftirayı iadeye tenezzül etmiyorum. Kimin hain, kimin vatanperver olduğunu tarih tayin edecektir. Hattâ etmiştir bile.
Mahmut Esat Bozkurt’un “Atatürk ihtilali” adlı kitabında ve Atsız Mecmua, Orhun, Bozkurt, Çınaraltı ve Tanrıdağ dergilerinde Turancılık için çıkan yazılardan hiçbirinin takibe uğramaması bir gaflet eseri değildir. Çünkü bir devletin 1931’den 1944’e kadar gaflet etmesine imkan yoktur. Kanunlarımızda Turancılığı suç sayan musarrah bir madde olmadığı için şimdiye kadar kanunî takibat yapılmamıştır. Anayasamızda Turancılıktan bahis yoktur. Fakat Anayasamızda ahlâktan da bahis yoktur. Kâzım Alöç’ün mantığı ile yürürsek ahlâkı müdafaa eden insanları da anayasanın ana vasıflarını bozmakla itham ederek cezalandırmak icap eder. Turancılığın yüksek bir ülkü, uğrunda can verilecek millî bir fazilet olduğunu ben tespit ettim. suç olup olmadığını da mahkemeniz takdir edecek.
Tümünü Göster