+1
-1
Selamun aleyküm panpalar benim adım Yusuf. Size gerçek olan, dedemin başından geçen bir hikayeyi anlatacağım. ibret alın.3 partta gelecek 3 yanıt 3 şuku her parta atarsanız sevinirim
(Dedemin adı, Ali imiş. Ona, Deli Ali derlermiş. Ancak bu ‘deli’ takma adı sadece Ali’nin o mağaraya korkusuzca gitmesinden gelen bir deyimdir.) iyi okumalar, umarım ibret ve örnek alırsınız.
Deli Ali, Osmaniye/Kadirli’de zeytinlik denilen bir köyde yaşarmış (ben de burada yaşıyorum). Ailesinin ve kendisinin geçimini çobanlık yaparak sağlarmış. Tüm köyün koyunlarını, keçilerini, ineklerini…, artık ne varsa, hepsine çobanlık yaparmış.
Yine bir gün çobanlık yaparken, köylülerin hiç gitmediği, ”in cin var orada!” dedikleri bir mağaranın 600-700 metre kadar uzağında hayvanları otlatıyormuş. Sonra o mağaradan davul zurna sesi geldiğini duymuş. ”Düğün var herhalde, gidip bir bakayım.”, demiş. Hayvanları otladıkları yerde bırakıp, mağaraya doğru gitmiş. Dağa tırmanıp, mağaraya girmiş. Mağarada kara kara adamlar, kadınlar, çocuklar varmış. Bu kara varlıklar cinler imiş. Cinler davul-zurna çalıp eğleniyor, yemek yiyor, yaktıkları ateşin üstünde kocaman bir kazanda yemek pişiriyorlarmış. Sonra, Deli Ali’nin yanına bir cin kadın yaklaşmış. Elindeki yemek tabağını Ali’ye uzatmış. Ali’ye kuş tüyünden minderlerle dolu bir köşe göstermiş ve oraya gidip oturmasını işaret etmiş. Ali de gidip oturmuş. Bir süre cinleri izlemiş. Sonra çok acıktığını fark etmiş. Cinlerin kendisine verdiği tabağa bakmış. Tabakta resmen bir ziyafet varmış.