-
101.
+18AMERiKA (Part 11): Askeriyeye geleli tam 42 gün olmuştu ve benim hatalı bir deneyden bu olayların yaşandığını öğreneli tam bir ay olmuştu. Babamın bana yapmamı istediği antrenmanları ekgibsiz yerine getirmiş, tam 40 gün bu antrenmanları yapmaya devam etmiştim. Son iki gün ise babam çok iyi dinlenmem için antrenmanlara ara vermemi istemişti. Bugün Amerika'ya doğru yola çıkacaktık. Hazırlıklarımız tamamlanmıştı. Burcu'nun Amerika'ya gelmesine babam karşı çıktığı için o burada kalacaktı ama Atakan gelecekti. Elimde yüzlerce MP4 kurşunu onlarca Deagle kurşunu bir askeri çakı almıştım. Açıkçası kurşunlarımız oldukça fazlaydı. Yiyecek ve su ihtiyacımız içinde erzak almıştık. Benim bedenime göre olan askeri kıyafetleri giymiş, saçım uzadığı için gitmeden önceki gün Burcu'ya saçlarımı kestirmiştim. Herşey tamamdı. Annemle ve kardeşimle vedalaştıktan sonra Burcu'yla göz göze geldik. Gözleri doldu ve sarıldı bir anda. Boğazım düğümlendiği için konuşamadım ve arkamı dönüp, uçağa doğru ilerlemeye başladım. Uçak hızlandı ve havalandı. Çok uzun sürecek bir yolculuk olacaktı. Bende kah uyudum kah sohbet ettim. Amerika'ya çok az kalmıştı sonunda. Uçakta yaklaşık 15 kişiydik. Babam, ben, Atakan, komutan ve 11 asker. içlerinden biri uçağı kullanıyordu. Ordaki hava üssüne iniş yapacaktık.Tümünü Göster
PiLOT: We come from Turkey. We're here to help to stop the epidemic. (Biz Türkiye'den geliyoruz. Salgını durdurmak için yardıma geldik.
HAVA ÜSSÜ: If you do not leave the border airspace we'll be fired. ( Sınır hava sahasından çıkmazsanız ateş edilecektir.)
PiLOT: But we're here because we want help top stop the epidemic. ( Ama biz burdayız çünkü salgını durdurmak için size yardım etmek istiyoruz.)
Pilotun bu kelimeleri kullanmasıyla birlikte 5sn sonra bize parlak birşey gelmeye başladı babam aniden koştu ve üstüme atladı. Uçak vurulmuştu. Pilot ölmüştü. Hızla düşüyorduk. Babam, ben, Atakan, komutan ve 2 asker yaşıyor gibiydik. Hepimiz paraşütlerimize davrandık ve atlamaya hazır bekliyorduk. Kapıyı zorla açsak da ilk 2 asker ve komutan atladı. Benle babam birbirimize baktık ve Atakan'la beraber 3'ümüz atladık. El ele tutuşmuştuk ve benle Atakan çığlık atıyorduk. Hızla düşüyorduk ve ipi çektim bir anda yukarı fırladım ve paraşütüm açıldı. Benim ardımdan babam ve Atakan'da paraşütlerini açtı ve yavaşça havada süzülmeye başladık. Yere yumuşak bir iniş yaptık ve aklımda tek birşey vardı. Biz yardım ederken, onlar bize ateş ediyordu. Denildiği gibi: ''Türk'ün Türk'ten başka dostu yoktur.'' Babam eline silahını almıştı bile. Bizde hemen paraşüt çantasını çıkarttık ve elimize silahlarımızı aldık. 3 kişi bize doğru geliyordu. Silahlarımızı onlara doğru doğrultmuş tutuyorduk.
KOMUTAN: Poyraz, sakin ol. Benim Ahmet Komutan.
Bizde silahlarımızı indirdik. Babamla komutan hemen bir plan yapmaya başlamıştı bile. Bizde etrafı gözlüyorduk. Birileri geliyordu bize doğru. Diğerleri fark etmemişti. Arkamı dönüp siper alın birileri geliyor dememle birlikte 2 el silah sesi duyuldu ve yanımda duran asker yere yığıldı.
ATAKAN: Noluyor ulan?
Tekrar 2 el ateş sesi duyuldu bu sefer bizden birisi değil karşıdan gelen 2 kişi yere yığıldı. Arkamı döndüğümde babamla, komutanın elindeki silahların üstünden duman çıktığını görmüştük. Hemen burdan gitmemiz gerekiyordu. Ben ise kafayı yemiştim. Noluyor ulan bu Dünya'da?
BABAM: Takip et Cem. Sende Atakan. Arkada kalmayın.
Ben artık bıkmıştım. Dünya'nın çivisi çıkmıştı. Birlik olmamız gereken yerde adamlar bize saldırmıştı. O sinirle önüme çıkanı vuracaktım artık. Kafaya koymuştum.
başlık yok! burası bom boş!