-
51.
+23RADYO (Part 9): Burcu elimi tutmuş, kafasını omzuma dayamıştı. Elimi fazla sıkıyordu. Ama herşeyi anlayabiliyordum. Onun için bir tek ben ve Atakan vardık. Ama bana daha yakındı. Aradan yarım saat geçti ve pencereden etrafa baktım burada hiç insan yiyen olmadığı için Atakan'a arabayı sağa çekmesini söyledim.Tümünü Göster
ATAKAN: Noldu? Yaralandın mı birşey mi var?
BEN: Hayır. Sakin olmalıyız. Arabaya bindiğimizden beri dişlerini sıkarak kullanıyorsun arabayı. Su iç ve birşeyler ye. 10dk burada dinlenelim. Arabayı da ben kullanırım.
Hepimiz dışarı çıktık ve temiz hava aldık. Su içip, birşeyler atıştırdıktan sonra arabaya geri bindik. Atakan arkaya oturdu ve uzanacağını söyledi Burcu'da yanıma geçti.
BEN: izmir de askeriye de yaşayanlar var. Radyo yayını yapabilirler. Radyoyla uğraş biraz.
BURCU: Tamam.
Aradan 15 dakika geçmiş ve 10 dakikalık bir yolumuz kalmıştı. O esnada radyodan ses geldi ve ani bir frenle arabayı sağa çektim. Atakan da olayın farkına vardı hemen dikkat kesildi.
RADYO: izmir Ege Ordu Komutanlığı konuşuyor. Eğer hayattaysanız askeriyeye gelin. Burada uyuyacak yer, yiyecek ve içecek s--
kapandı.
Hepimiz sevinç çığlıkları atıyorduk. Kurtulacaktık.
BURCU: Memleketimi özlemişim.
BEN: Ne? Sen izmirli misin?
BURCU: Evet. Ayrıca ne soracağını biliyorum. Ve evet askeriyeye nasıl gidileceğini de biliyorum.
Bu cevap karşısında bir anda Burcu'nun yanağını öptüm ve kıpkırmızı kesilip yola bakmaya devam ettim. O da utanmış ve kızarmış görünüyordu. Burcu'nun tarif ettiklerine uyarak yolları geçtim. Birkaç insan yiyen de ezmiş olsam da bir sorun yoktu. Askeriyeye ulaştık. Bir sürü tel örgü ve demir çekmişlerdi. Anlaşılan çok iyi korunuyordu. Kapının önünde durduk. Kamera hareket etti ve arabaya doğru odaklandı. Hemen 4 asker kapıda elleri silahlarıyla bize doğru ilerliyorlardı.
ASKER 1: Yavaşça inin arabadan! Elleriniz başınızda olsun.
ASKER 2: Arkadaki sen en son in.
Dediklerini yaptık ve üstümüzü aradılar. Silahımın şarjörünü aldılar ve silahı bana verdiler. Aynısını diğerlerine de yaptılar ve içeri doğru yürümeye başladık ve o tanıdık yüzü gördüm. Uzun arkadan bağlanmış siyah saçlar, 1.85 boy, zayıf ve kaslı bir vücut. Babam karşımda duruyordu.
BABAM: Cem? Oğlum sen misin?
BEN: Baba? Evet benim.
Ben babama doğru koşuyordum o ise MP4'ünü yere bırakıp beni kucaklamayı bekliyordu. Ona sarıldıktan sonra annemi ve kız kardeşimi sordum. 2'side iyilermiş. Annem de beni bekliyormuş. Atakan da geldi ve
ATAKAN: Poyraz amca nasılsın?
BABAM: iyiyim yavrum. Saol sen nasılsın.
Bu arada babam arka tarafa baktı Burcu'yu gördü. Onu da yanına çağırdı ve onunla tanıştı. Ayrıca bize içeri geçmemizi işaret etti. Ben ise çok mutluydum. En iyi arkadaşım, hoşlanmaya başladığım kız ve ben kurtulmuş izmir'e gelmiştik. Ailem yaşıyordu ve güvenli bir yerdeydik. Bu şartlar altında daha iyi birşey olamazdı. Kafamda bunlar dönerken. Askerler, babam, ben, Atakan ve Burcu içeri geçtik ve derin bir nefes alarak anneme doğru yarı güler yarı ağlar hızlı adımlarla yürümeye başladım.
başlık yok! burası bom boş!