+19
HAZIRLIKLAR BAŞLIYOR (Part 4): Sabah herkezden geç uyanmıştım. Dün akşam yaptığım talim çok yormuştu beni. Kendimi şöyle anlatmak gerekirse biraz sessiz bir çocuktum. Boyum posum yerimdeydi. Çok yakışıklı sayılmazdım. Saçlarım incintı. Sabah güzel bir koku geldi burnuma. Burcu hepimize lapa yapmştı. Hepimiz iştahla yemeğimizi yedik. Burcu ve Mete içeri gittiler ve birkaç dakika sonra geri döndüler. ikisi de farklı kıyafetler giymişti. Mete 1.84 boyunda, 30'lu yaşlarda, sarışın bir adamdı. Burcu da onun gibi sarışındı. Bembeyaz teni adeta parlıyor ve 1.65 boyuyla tatlılığıyla insanı büyülüyordu. Burcu silah kullanmayı bilmediği için dışarıdan pala bulmuştu. Sığınaktan çıkmadan önce Mete bize hayati önem taşıyan birşey söyledi.
METE: Bakın ben şunu fark ettim. Dün Cem o insan yiyen bize doğru gelirken ateş ettiğinde kafasından vurdu ve direk yere yıkıldı. Diğer iki insan yiyeni de kafasından vurduğumda onlar da aynı şekilde yere yıkıldılar. Ama ilk insan yiyenle karşılaştığımda bir şarjör boşalttım bedenine ama bana doğru gelmeye devam ediyordu. Kafasını taşla ezince ölmüştü. Anlaşılan kafalarından hasar verince ölüyorlar. Bu yüzden kurşunlarınızı boşa harcamayın. Sadece kafalarına ateş edin. Sende palanı kafalarına doğru salla Burcu.
Bu bizim için çok önemliydi. Bu bilgiden sonra sığınaktan çıktık ve malzemeleri bulmak amacıyla yola koyulduk. Önce eczaneye uğrayıp tıbbı malzemeleri alacak, sonra etraftan büfe veya benzerleri yerlerden yiyecek ve su ihtiyacımızı karşılamak amacıyla birşeyler alacaktık. Sığınağın yakınlarında eczane vardı çıkmadan önce şehrin haritasını kontrol etmiştik. Eczaneye doğru giderken etrafta düne göre daha fazla insan yiyen vardı ve yolda değillerdi. Bu yüzden biraz korkar, biraz temkinli ve hızlı adımlarla eczaneye vardık. Kapı kapalıydı. Camları kırarak girersek ses çıkacak ve insan yiyenler buraya doğru geleceklerdi. Arka kapıya doğru gittik. Kilitliydi ama zincirle kilitlendiği için açma şansımız vardı. Mete, Burcu'nun palasını aldı ve bana zinciri çekip germemi söyledi. Dediğini yaptım ve Mete sert bir darbeyle zinciri parçaladı. Kapıyı açıp içeri girdik. Silahım elimdeydi ve hepimiz çok dikkatliydik. Etraf karanlıktı ve herhangi bir ses yoktu. Mete bize el işareti yaptı ve çantaları doldurmamızı istedi. Hepimiz başladık. Haplar, ağrı kesiciler, bantlar, sargılar derken bir anda çığlık sesi geldi. Bu ses Burcu'nun sesiydi. Hemen silahımı pantolonumun arkasından çekip Burcu'nun yanına doğru koştum. 2 tane insan yiyen onu köşeye sıkıştırmış üstüne doğru geliyorlardı.
BUSE: Yardım edin!! Yalvarırım yardım edin! Lütfen!!!
BEN: Sakin ol. Geliyorum.
o anda nişan aldım ve ilk insan yiyeni kafasından vurdum tam diğerini vurmak içinde hazırlanıyordum ki PAT! diye bir ses geldi. Atakan diğer insan yiyeni vurmuştu. Aslında bu bir hataydı çünkü sese doğru insan yiyenler gelmeye başlamıştı bile. Zaten alacağımızı almıştık arka kapıdan çıktık ve koşmaya başladık sığınağa doğru. Arkamızdan insan yiyenler geliyorlardı ama yavaşlardı. Sığınağa vardığımızda Mete, Atakan'ı iterek,
METE: Ne yaptığını sanıyorsun sen ha? Bizi öldürmeye mi çalışıyorsun?
Burcu, Mete'yi sakinleştirmeye çalışırken Atakan'ın ağzından hepimizi mutlu edecek bir kaç kelime çıktı:
ATAKAN: Beni dinleyin. Kaçarken gözüme bir araba ilişti. Siyah bir Ford. iyi bir arabaya benziyordu. Eee hızlı da. Bu arabayla izmir'e gidebiliriz bence. Ne dersiniz?
hepimiz bu kelimeler karşısında donup kaldık ve hepimizin yüzüne bir gülümseme yayıldı.
BEN: Madem öyle. Yarın ki planımızın ne olduğu belli öyle değil mi?
Tümünü Göster