okurken dinleyebilirsiniz:
https://www.youtube.com/watch?v=zRvhQ5Rf6-U
Bir gece yine hastanenin merdivenlerinde yanyana oturmuş konuşuyorduk. O saatlerde hastane gayet sessiz olur. Başbaşa kalmak için merdivenlerde buluşuruz.
"20 yaşında bir genç kız. Üniversite mezuniyetini göremeyecek. 20 yaşında bir genç kız, hiç bir zaman kendisini istemeye gelenlere kahve hazırlayamayacak, hiç bir zaman nişan yüzüğü takamayacak. Hiçbir zaman yuva kurup evlenemeyecek. Hiç bir zaman anne olacak kadar uzun yaşayamayacak. işte o benim." dedi ve gözlerinden süzülen 2 damla yaş benim sol omzumu ıslattı.
Bir şey diyemedim. Hani söz vermiştin, yaşayacaktın diyemedim.Sağ avucumu yanağına koydum. Göz yaşları ile ıslanmış yanağının sıcaklığını bugün bile hissederim. Elimi yanağına koydum o da ellerini benim elimin üzerime koydu. Bir kaç dakika o halde ikimiz de düşüncelere dalmış bir şekilde bekledik. Böyle olmak zorunda değil dedim. Elimi yüzünden çektim, tam karşısına geçtim. O soruyu sordum "Benimle evlenir misin?"
ikimizin bir geleceği yoktu, evet. Hiç bir zaman aile olamayacaktık, evet. Bu hastaneden çıkamayacaktık, evet. ilk çocuğumuz için heyecanla bebek alışverişi yapamayacaktık, evet. Hiçbir zaman çocuklarımız için okul alışverişi yapamayacaktık, evet. Çocuklarımızın mezuniyetini göremeyecektik, evet. Çocuğumuzu askere göndremeyecektik, evet. Hiçbir zaman düğünlerini göremeyecektik, evet. Hiçbir zaman torun sevemeyecektik, evet. ikimiz de bunun gayet farkındaydık, evet..
Yaşlı gözlerimiz yine birbirine kitlendi, siyah gözleri gözyaşları ile birlikte daha bir büyüdü. Dünyanın en güzel kızı, dünyanın en güzel kel kızı bana evet dedi, evet. O an sarıldım bir daha hiç bırakmamacasına. O gecenin hiç bitmesini istemeyecek kadar sıkı sarıldık. "Seni ailenden isteyeceğim, yüzük de takacaksın, evleneceğiz de, gelinlik de giyeceksin. Hayatta son günümüz olsa bile, o son günü birbirimize ait olarak geçireceğiz" dedim.