/i/İnanç

İnanç
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 1.
    +2
    Öncelikle Allah Kabul Etsin Gelen Kardeşlerimin.

    Gelmeyenlerde Hutbeyi Aşağıdan Okusunlar

    KULLUK SADECE ALLAH’A ÖZGÜDÜR

    Kardeşlerim!

    islâm nurunun Mekke topraklarını yeni aydınlatmaya
    başladığı günlerdi. Peygamberimiz (s.a.s), Beytullah’ın
    yanındaki Safâ tepesine çıktı ve Mekkelilere şöyle
    seslendi: “ ‘Şu vadinin arkasında size saldırmak üzere
    bekleyen bir ordu var.’ desem bana inanır mısınız?”
    Mekkeliler hep bir ağızdan, “Evet, inanırız. Zira biz senin
    yalan söylediğini hiç işitmedik.” diye karşılık verdiler.
    Bunun üzerine Rahmet Elçisi, “Ben sizi elîm bir azaba
    karşı uyarıyorum.”
    1 diyerek Mekkeliler nezdinde bütün
    insanlığı Allah’a kul olmaya, tevhid inancını benimsemeye
    çağırdı.

    Kardeşlerim!

    Rahmet Peygamberinin bu çağrısı, Hz. Âdem ile
    başlayan ve insanları Âlemlerin Rabbine kul olmaya davet
    eden yüce bir çağrıdır. Bu kutlu daveti, Hz. Nuh, ibrahim,
    Lut, Hud, Salih, Musa, isa, hâsılı bütün peygamberler
    dillendirmişlerdir. Ve Hâtemü’n-Nebiyyinin dilinde
    kemâle eren bu çağrı, kıyamete kadar devam edecek ebedi
    kurtuluş çağrısıdır.

    Bu çağrıda sadece Allah’a iman ve kulluk vardır. Bu
    çağrıda bir tek Allah’ın huzurunda eğilmek, eğildikçe de
    yücelmek vardır. Bu çağrıda Allah’tan başkasına kul köle
    olmayarak gerçek özgürlüğe ulaşmak vardır. Bu çağrıda
    hak, hakikat ve hakkaniyet vardır. Bu çağrıda şirk ve
    nifaktan, küfür ve isyandan, fitne ve fesattan, hile ve
    tuzaktan, yalan ve aldatmadan uzak durmak vardır.

    Aziz Müminler!

    Yüce Rabbimiz hutbemizin başında okuduğum âyet-i
    kerimede şöyle buyurmaktadır: “Onlara, dini Allah’a has
    kılan ve hakka yönelen kimseler olarak sadece O’na
    kulluk etmeleri, namaz kılmaları ve zekât vermeleri
    emredilmişti. işte dosdoğru din budur.”2

    Kardeşlerim!

    Bu âyet-i kerime, ibadet ve kulluğun sadece Allah’a
    mahsus olduğunu bizlere öğretmektedir. Nitekim
    Peygamberimizin vefatına bir türlü inanmak istemeyen
    bazı sahabilere Hz. Ebu Bekir’in şu uyarısı son derece
    dikkat çekicidir: “Kim muhafazid’e tapıyorsa bilsin ki
    muhafazid ölmüştür. Kim Allah’a kulluk ediyorsa bilsin
    ki Allah diridir, asla ölmez.”3
    Kardeşlerim!

    insanlık tarihi, nefsini, heva ve heveslerini
    ilahlaştıran nice zalimlere ibretle şahit olmuştur. Tarih
    boyunca kula kullukla, fani şahsiyetlere kölelikle tüketilen
    nice beyhude ömürler vardır. insanlık onur ve haysiyetini
    ayaklar altına alan, hak ve hakikat karşısında kör, sağır ve
    dilsiz kesilen nice gafil zihinler, taşlaşmış kalpler vardır.
    Oysa yüce kitabımız Kur’an’ın mukaddimesi olan
    Fatiha suresinde din-i mübin-i islam’ın kulluk anlayışı
    bizlere açıkça takdim edilmiştir. Bizler bu sureyi her gün
    beş vakit namazımızda okur ve Rabbimize olan iman ve
    kulluk ahdimizi tekrarlarız. “Rabbimiz! Ancak sana
    kulluk ederiz ve yalnız senden yardım dileriz. Bizi
    doğru yola ilet.” diye dua ederiz. Şüphesiz ki bu doğru
    yol, Kur’an’ın ve Resûlullah’ın yoludur. Peygamberimiz
    (s.a.s), “Sözlerin en doğrusu Allah’ın Kitabıdır.
    Rehberliğin en güzeli muhafazid’in rehberliğidir.”
    4
    hadisiyle bu yolu bizlere beyan etmiştir. Bu yol, insanlığa
    örnek kılınmış islam ümmetinin on dört asırdır takip ettiği
    ana yoldur. Bu yol, insanı aydınlığa ulaştıran yegâne
    kurtuluş yoludur. Bu yolun yolcularına Rabbimizin ebedi
    nimetlerine mazhar olma müjdesi vardır.

    Kıymetli Kardeşlerim!

    Bu bereketli yolun yolcusu olmak, her şeyden önce
    Müslüman kimliğini ve şahsiyetini doğru bir şekilde inşa
    etmekten geçer. Bunun için bizler, Kerim Kitabımızın ve
    Peygamberimizin rehberliğini baş tacı ederiz. Onların
    hayat veren rahmet yüklü mesajlarıyla gönlümüzü,
    zihnimizi ve hayatımızı mamur etmek için gayret
    gösteririz. Rabbimizin, bizlerden istediği insanca bir hayat
    için, bizlere emanet verdiği nimetlerin değerini de bunları
    değerlendirmeyi de biliriz. Aklımızı başkalarının aklına,
    gönlümüzü başkalarının gönlüne, vicdanımızı başkalarının
    vicdanına esir etmeyiz. Ebedi kurtuluş beratımızın sadece
    Allah’a, Allah’ın rızasına bağlı olduğunu tasdik ederiz.
    Bizlere kurtuluş beratı vaat edenleri, hakikatin sadece
    kendi elinde olduğunu iddia edenleri dikkate almayız.
    Varlığımızı fânî şahsiyetlerin değil, Rabbimizin rızasına;
    geçici menfaat ve beklentilere değil, bâkî hakikatlere
    adarız.

    Kardeşlerim!

    Bu aydınlık yolun neferleri olarak bizler, cehalet,
    tefrika ve yakılmak istenen fitne-fesat ateşine karşı uyanık
    davranırız. Kendimizin, değerlerimizin, inancımızın
    farkında oluruz. Onları yozlaştıracak, anlamsız kılacak
    tutum ve davranışlardan kaçınırız. Yüce dinimize, Kerim
    Kitabımıza, Resûl-i Ekrem Efendimize mensubiyetin, her
    türlü mensubiyetten üstün olduğunu kabul ederiz.

    Kıymetli Kardeşlerim!

    Geliniz, Kur’ân-ı Kerim’in ve Peygamberimiz
    (s.a.s)’in dosdoğru yolunun yolcuları olarak bu mübarek
    vakitte Rabbimize şöyle niyazda bulunalım:
    Allah’ım! Bize imanı sevdir, kalplerimizi imanla
    süsle! Bizleri sana şükreden, seni zikreden, sana itaat eden,
    sadece sana kul olan, sana yönelip yakaranlardan eyle!
    Allah’ım! Suret-i Haktan görünerek bu milletin
    arasına fitne ve fesat tohumları ekmek isteyen münafıklara,
    bozgunculara fırsat verme!
    Bizi din ile, iman ile, Kur’an ile, Peygamber ile
    aldatanlardan ve aldananlardan eyleme Allah’ım!

    1 Buhârî, Tefsîr, Şu’arâ, 2; Müslim, Îmân, 355.
    2 Beyyine, 98/5.
    3 Buhârî, Fedâilü ashâbi’n-nebî, 5.
    4 Nesâî, Salâtü’l-îdeyn, 22.
    ···
   tümünü göster