+26
Güneşin yüzüme vurmasıyla uyandım dışarıda akşamkinden daha fazla gürültü vardı. Pencereyi açtım ve sokağa baktım. insanlar sağa sola hızlıca koşarak gidiyorlardı arabalar sağda solda duruyordu. Trafik epey uzundu anlaşılan. Ama neden insanlar koşarak adeta kaçarak uzaklaşsınlarki. Birazdan polis geldi aşağı inmek istemedim. Az sonra da Eren geldi. Bana baktı duraksadı. Ve sonra ciddi bir şekilde "toparlan burdan gidiyoruz hemen" dedi. Neden niçin demeye kalmadan yanında getirdiği sırt çantasını bana verdi. "Bak soru sorma sadece gerekli şeyleri al gidiyoruz" dedi. Dediklerini yaptım evde bulduğum erzakları aldım bir iki çeşit de kıyafet aldım ve bir aile fotoğrafını aldım ve hazırım dedim. Bana baktı ve bunu al lazım olabilir dedi. Uzattığı bir altıpatlardı. Eren'in yüzüne baktım büyük bir endişe ve korku vardı. Silah kullanmayı onla beraber öğrenmiştik lisedeyken fazla aksiyon oyunu oynardık ve şehre yeni bir atış poligonu açılmıştı bizde hemen gitmiştik. Bunun yanında at sürmeyi ve ok atmayı da biliyordum. Ama unutmuş olabilirdim en az 4 yıldır bunların hiçbirini yapmamıştım.
Çantayı sırtıma taktım eve son bir göz gezdirdim. Anahtarımı aldım kapıyı kilitledim ve aşağıya doğru hızlıca indik. Cebimi yokladım telefonumu unutmuştum. Eren "Bak artık hiçbir şey eskisi gibi değil artık herşey için geç burdan gitmeliyiz" dedi ses tonunda daha önce hiç duymadığım ciddilik vardı bu ciddilik onun karakterine tamamen zıttı önemli birşeyler olduğunu o zaman anladım. Kapıyı açar açmaz gürültü kulaklarımızı sağır ediyordu. "Eren bak soru sorma dedin ama bu kalabalık ne nereye gidiyoruz ?" dedim. Cevap vermedi. Durmadı da sürekli yürüyordu hızlıca. insanlar sürekli bağırıyordu "gidin hadi koşun" ne gibim oluyordu bilmiyorum ama bildiğim 3 şey vardı ailemi bulmak , burdan gitmek ve güvende olmak..
alın bakalım bahtiyar olun