/i/Tarih

''Tarih bir meslektir, bir hobi, gevezelik, anekdot ya da asparagas değildir.'' (Pierre Goubert)
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 176.
    0
    dıbına koduklarım hadi açıklayın bunu
    ···
    1. 1.
      0
      Önce şunu bi öğren bi rivayete göre dünyaya 124000 Peygamber gönderilmiştir yani Kuran'da geçenler değil sadece ayrıca “Biz her millete bir peygamber gönderdik."(Nahl, 16/36). ayetine bakarsak Türk milletine de bir Peygamber gönderilmiştir, yani bütün Peygamberler Arap değil Allah kelimesine bakarsak islamiyetle birlikte geliyor bu kelime yani ondan önce Abdullah ismini bu şekilde açıklayamazdın ancak bunu karşılayan başka bir kavramla açıklayabilirsin.

      Aşağıda yazacaklarımı da nereden öğrendiğimi merak edersen söyleyim şimdiden Türkçe öğretmenliği okuyorum ve Türk diline gayet iyi bir şekilde hakimim, Tarih bilgim de aşırı merakım sonucu araştırmalarımdan geliyor, ayrıca kimseye sen dinsizsin falan diye de iftira atamazsınız senin sadece ismini bildiğin o birçok dini tasavvufi kitabı ben derinden irdeleyerek okudum ve iyi biliyorum merak etme.

      TANRI KAVRAMI:
      Gök Türk'lere bakacak olursak ibtidai din anlayışında bütün dünyayı yaratan varlık ‘Tengri’ dir. Göktürk/Orhun Yazıtları’nda geçen, “Tanrı öyle buyurduğu için devletliyi devletsiz bırakmış, hakanlıyı hakansız bırakmış.”, “Yukarıda Gök Tanrı”, “Türk Tengri”, “Yüce Tengri” ifadeleri de Gök Tanrı inancını ortaya koymaktadır. Asya Hun imparatoru Mete’nin Çin imparartoru’na gönderdiği mektupta, askeri zaferlerini “Gök-Tanrı’nın inayeti” ile kazandığını belirtmesi, Göktürklerde Tardu Hakan’ın savaşta atından inerek Tanrı’ya niyazda bulunması, yine farklı Türk boylarında ifade edilen ve Başkırtça hariç bütün Türk lehçelerinde ortak olarak kullanılan “Tanrı(Tanara, Teri, Ter, Tura, Tora, Tenggeri)” tabiri, Türklerde Monoteizmin varlığını ortaya koymaktadır. Dede Korkut Hikayeleri’nde Deli Dumrul’un Tanrı için söylediği, “Yücelerden yücesin!/Kimse bilmez nicesin! Yüce Tanrı!” ifadeleri de Türklerde Tanrı tasavvurunun varlığını ortaya koymaktadır.ibn Fadlan Seyahatnamesi’nde geçen Oğuzlarla ilgili olarak, “Aralarından biri zulme uğrar veya başına kötü bir şey gelirse başını semaya doğru kaldırır, ‘bir Tanrı!’ der. Bu ‘bir Allah’ demektir.” rivayet de bu durumu desteklemektedir. Samanoğulları devrinde Çin’e elçi olarak gönderilen Ebu Dulef de Oğuzların bir mabedleri olduğunu fakat içerisinde put olmadığını belirtmektedir. M. Eliade ve R. Graud’a göre de Gök Tanrı inancı neredeyse “bütün Türklerin ana kültü/inancı” durumundadır.

      Türkler ve peygamberlik meselesiyle ilgili olarak tarih, tefsir ve kısas-ı enbiya kitaplarında rivayet edilen ilk malumat, yeryüzündeki bütün insanların onun sulbünden geldiğine inanılan Hz. Nuh’un, Ham ve Sam ile birlikte üç oğlundan biri olduğu kabul edilen Yasef/Yafes’in Türkler, Hazarlar, Sakalibe ve Yecüc ile Mecüc’ün atası olduğuna dair rivayettir. islami kaynaklara göre Hz. Nuh, tufan sonrası yeryüzünü oğulları arasında paylaştırınca Türkler’in atası olan Yafes’e Doğu ülkelerini ve Rum diyarını vermiştir. Yafes’in soyundan gelenler kızıl ve kumral tenlidir. Bu rivayetin bir uzantısı olarak Osmanlı Devleti erken dönem tarihçilerinin çoğu, kurucu hanedanı olarak kabul edilen Kayı boyuna mensup Ertuğrul Gazi’nin kökeninin Nuh Peygamber’in oğlu Yafes’e dayandırmaktadırlar.

      Bunların dışında Kur’an’da Kehf Suresi 83-98. ayetlerinde adı geçen, doğuya ve batıya seferler düzenleyen, büyük fetihler yapan bir cihangir olan, hatta Yecüc ve Mecüc adlı korkunç bir kavme karşı bir set inşa ederek kavmini koruyan, insanları tevhide çağırdığı için başının iki tarafına vurularak öldürüldüğü rivayet edilen Zülkarneyn’in bir Türk Peygamberi olduğu ve 116 yıl yaşadığı varsayılan Oğuz Han; yahut Kehf Suresi ile Bilge Kağan Yazıtı arasında bir illiyet olduğu ön kabulünden hareketle Göktürk hakanı Bilge Kağan’la aynı şahıs olduğu şeklinde de bazı yaklaşımlar bulunmaktadır.

      Osmanlı erken dönem ana kaynaklarından olan Neşri de “Türkler şöyle sanırlar ki, Hakk Teala’nın kelamı kadiminde zikrettiği, Yecüc ve Mecüc Seddi’bi yapan iskender-i Zülkarneyn belki de budur, yani Oğuz Han’dır.” şeklinde geçen rivayet, Türklerin Zülkarneyn’i Oğuz Han olarak kabul ettiklerini ve buna inandıklarını ifade etmektedir. Yine Osmanlı sadrazamı Rüstem Paşa ve Vani Mehmed Efendi de bu kişinin Oğuz Han olduğunu iddia etmişlerdir. Cumhuriyet devri tarihçilerinden ismail Hami Danişmend de Türklük Meseleleri adlı eserinde Zülkarneyn’in Oğuz Han olduğunu iddia etmektedir. Oğuz Kağan Destanı’nda, Mete Han olarak da kabul edilen Oğuz Han’ın doğar doğmaz konuştuğu ve annesinden ilk sütü emer emmez yemek yemeye başladığı, kırk gün sonra büyüyüp yürüdüğü, tek Tanrıya iman etmedikçe hiçbir kadını zevce edinmediği, putperestliğe karşı mücadele ederek babası Kara Han’ı bu uğurda tahttan indirerek tek Tanrı inanışını hakim kıldığı, dünyanın dört bir tarafına elçiler göndererek kendisine itaat etmelerini istediği ve pek çok kavmi kendisine bağladığı rivayet edilmektedir. Türk yurtlarına, Çin’e, Hindistan’a ve dünyanın birçok bölgesine tevhide çağıran bir peygamber gönderildiği açıktır.

      Allah tarafından gönderilen dinde zaman içerisinde bir değişiklik olmayacağına göre bütün Peygamber'ler aynı çağrıda bulunmuştur, kaynaklarda da geçen Tanrı kelimesi de Allah kelimesiyle aynıdır, biri Arap kavminde gönderilen Peygamber aracılığa diğeri ise Türk kavmime gönderilen bir Peygamber aracılığıyla yayılmıştır.

      Türkçe namaz meselesine gelirsek benim bu konu hakkında bir bilgim yok zira ne internette ne de başka bir kaynakta böyle bir durumu okumadım, işitmedim,aynı zamanda doğru bulduğumu veya yanlış bulduğumu belirtmedim.Ha öyle dedemden duydum, anneannem söyledi, bizim amcaoğullarından sufi söyledi gibi şeylere de pek itibar etmem zira söyleyen Peygamber olmadığına göre geçerli bir kaynak belirtmesini isterim.
      Tümünü Göster
      ···
   tümünü göster