+2
Gerçek adı Harleen Frances Quinzel’dir. Harleen, Arkham Asylum’da staj yapan bir pgibiyatristti. Okulun en başarılı öğrencisi olmasını geçtim, ödüllü bir jimnastikçiydi hatta bu sayede Gotham Üniversitesi’ne bursla girmişti. Peki hem güzel, hem zeki hem yetenekliyken ne yanlış gitti de bu kızcağız sapıttı? Çok basit. “Ben çok yanlış anlaşıldım” diye kendisini başarıyla pazarlayan bir manyağa aşık oldu. Tanıdık geldi mi? Pek çok kişiye tanıdık gelmiş olduğunu karakterin kazandığı sempatiden anlamamak mümkün değil. Harleen, Arkham’daki hastaları incelerken Joker’e ilgi duymaya başladı. Onu analiz etmek ve terapi seansı uygulamak için defalarca gönüllü oldu. Ne olduysa bu seanslarda oldu zaten. Joker, Harleen’in mesleki ilgisini kazanmakla kalmayıp onu baştan çıkardı. Kız öyle fena aşık oldu ki, ayakları yerden kesildi ve Asylum’dan kaçmasına yardım etmekle kalmayıp, ortağı Harley Quinn’e dönüştü. Joker’le olan ilişkisi çizgi roman tarihindeki en kompleks ve gerçekçi aşk hikayesi olabilir (Tabii aşk hikayesi demek ne kadar doğru, belki saplantı diyebiliriz). Harley’in Joker’in aşkından tek kazancı Arkham’dan birkaç kez kaçmasına yardım ettikten sonra doktorluk lisansının iptal edilip bir zamanlar incelediği hastaların arasına konmak olmuştur. No Man’s Land’e konu olan büyük deprem sırasında Arkham’dan kaçarak Harley Quinn’e dönüşür.
Joker genel olarak bu ilişkiyi kabul eder, ama istismarın bini bir paradır, Harley’le şakalaşır, flört eder ama genelde öyle kötü davranır ki sizin içiniz acır. Joker de taştan değildir sonuçta, ama bir şeyler hissettiğini anladığında verdiği en hafif tepki rahatsızlık, en aşırısı ise Harley’i öldürerek kurtulmaya çalışmak olur (Şimdi bu yazıda çok fazla pgibologluk tasladığımın farkındayım ama manevi taciz gibi başlıkları okursanız, istismarcı tarafın yavaş yavaş karşı tarafı yok etmeye başladığını görürsünüz. Tabii Joker olunca süreç ağır olmuyor, tuttuğu gibi roketle fırlatıveriyor)
Harley’nin ‘yakın’ olduğu kişilere lakap takma huyu vardır. Jokere “Mr. J”, “Puddin” gibi sevgi pıtırcığı şeyler, Poison Ivy’e ise “Red” der. Sesi de cırlaktır malum, kabul ediyorum çok dinleyince insanın şiddet dürtüleri oynuyor.
Joker onu roketle fırlattı demiştim ya, işte o roket Robinson Parkı’na çakıldı ve bu esnada tanıştılar. (Animated Series’deki tanışmaları bu kadar vurucu değil, birlikte polisten kaçarken olur) Ivy’nin başta niyeti onu öldürmektir, ama bakar ki ölmek Harley’nin umrunda değil, merak eder. Bizimki de anlatır hikayesini. Kıza acıyan Ivy, ona Joker ve Batman’den intikam almayı teklif eder. Ona bakarak sağlığına kavuşmasını sağlar, hatta ona zehirlere karşı bağışık olmasını sağlayacak bir serum enjekte eder. Ne var ki, bu emekleri karşılığını görmez. Harley sadakatten nasibini almış biri değildir, daha doğrusu sadakat kavramı için fazla kaotik bir karakteri vardır ve o sırada Batman’den intikam almak umurunda değildir. Tüm gücüyle nefret ettiği kişi Joker’dir. Bu nedenle onu ele geçirmek için Batman’le işbirliği yapar. Tam Joker’i yakalayıp öldüreceği sırada, bilin bakalım ne olur?
Joker özür diler. Bizimkinin de yüreği erir ve affeder. Ne olacak canım, adam seni roketle fırlatmıştı, ilişkilerde olur böyle şeyler. Bu özür ve ani affetme sahnelerini onların ilişkisinde daha çok görürüz.
Ve ne yazık ki çoğu kişinin kaderi de doğru olanı yapıp sorunlu taraftan kurtulmak yerine, karakterinin ona benzemesini göze almaktır. işte Harley’nin metaforik trajedisi kısmen budur. Neden kısmen? Harley kendisi de az manyak değildir de ondan. Bunun büyük bir nedeni yalnızlığıdır. Ailesinden sevgi görmemiştir, kendi kızını bile dolandırmaktan çekinmeyen bir baba (bir daddy issues vakası diyebiliriz evet), işsiz bir tembel olan erkek kardeşi ve annesi onun sorunlarını anlamaktan hayli uzaktır. Bilakis, Harleen’in pgibiyatriye en baştan ilgi duyma nedeni de çoğu sorunlu çocuk gibi ailesini anlayarak kendini kurtarmaya çalışmaktır zaten. içiniz acımadı mı? Şimdi sorarım size, insan nasıl bu kızı kendine yakın hissetmez?
Aradan uzun zaman geçer joker yine Harley'i öldürmeye çalışır bunun üzerine Harley başka bir gruba katılır ve onlarla çalışmaya başlar ama tabii ki Harley, bu ortaklık sırasında yine rahat durmaz ve iki arkadaşını satmak pahasına Arkham’ı basmaya filan kalkışır. Niyeti tabii ki yine kalbini kıran Joker’i öldürmektir, Joker yine özür diler, Harley -tabii ki- yine affeder ve onu serbest bırakır. Haydi, bu kez ikisi Arkham’ı ele geçirmeye çalışırlar ve çok kan dökülür ama Batman ve Catwoman(Harley nın katıldığı grup) tarafından yenilirler. Rahat durmayan tek kişi Harley mi? Hayır değil. Sonrası Poison Ivy’nin ihaneti yüzünden Harley’i öldürmekten vazgeçmesi, onları terk eden Catwoman’a saldırmaları ve Catwoman’ın onları affedip ikisinin de Batman’dan kaçmaya yardım etmesi, falan filan. Karışık işler. Harley’in SS’e girmesi, Joker’in yakalanmasına yardım edenlerden birini öldürüp Black Canary tarafından tutuklanmasıyla gerçekleşir. Harley başka bir ülkeye kaçar fakat Burada da Joker’e benzettiği Deadshot’a ilgi duyan Harley, onu yeni idolü yapar (daddy issues demiştim, Arrow’da bunun göndermesini Cupid’le yaptılar). Deadshot ise tam bir pgibopat olduğunu anladığı kızdan buram buram kaçar. Nitekim, Joker’in ölüm haberini alınca Harley kaçar ve Gotham’a döner. Joker in yüz derisini soyduklarını ve çeşitli işkenceler yaptıklarını duymuştu
Harley Joker’in yüz derisini bulur ve ele geçirir ve kızılötesi bombalarla körleştirdiği Deadshot’a zorla bu maskeyi taktırır, onun Joker olduğuna inanmaya başlar. Evet, böyle de bir manyak. Ama Deadshot böyle şeylere gelen adam değil, tak diye vurur Harley’i. Harley ölmez, Amanda Waller tarafından takıma geri alınarak tedavi edilir. Ölümle olan yüzleşmesi, onun bir süreliğine daha dengeli davranmasını sağlar, yine Harleen Quinzel kimliğine döner.
Ama joker i bulur ve peşini yine bırakmaz