+4
6 Ocak ^ saat: 20 ^ Betüllerin Bahçe Önü
Evden çıktıktan sonra Elifin anlam dolu bakışları hem beni hem Betülü huzursuz etmişti. Betülün bu kadar şeye rağmen sabır göstermesi iyi bir durumdu. Soğuğu aldırmayıp ellerimiz iç içe yürüyorduk. Betül içimi soğutan ne varsa alıp zütürüyordu bir anda.
- Çok üzdüm seni biliyorum.
+ Farkettiğine sevindim.
- Tek sana bir şey olmasın, başkası kolay.
+ Aslında korkum kendime değil. Bu anlamsizlığıma
- Ne demek bu ?
+ Yanımda olduğunu söyleyen sen bile çok kez yalnız bırakıyorsun beni, bu demek. Daha geçen gün koynuna aldığın beni bugün yanına bile almıyorsun, bu demek. Kahvaltıya ben değil Elif geliyor, bu demek. Daha sayayım mi ?
- Kalkıp hepsini anlatmaya kalksam dinlemezsin. Zannettigin gibi değil desem kendı bildiğini okursun.
Betül yüksek bir sesle kesti sözümü;
- Nesini anlatacaksın ha ? Esra nin söylediklerini başka hangi bahanelerle kapatmaya çalışacaksın ?
Betül göz yaşlarına hakim olamadı. Usul usul iniyordu gözlerinden yaşlar. Sustum, daha fazla konuşmak istemedim. Beni itmeye çalışsada sarıldım. Saçları ellerimin arasındaydı.