-
51.
+27 part 1-)
bu akşam evimize eniştem misafir oldu.
ulan çay iç muhabbet et derken konu birden cine periye geldi. eniştem bir başladı anlatmaya, söylediklerinin yarısından çoğu
sallamasyon. yok efendim çanakkale' de " dur yolcu" yazısının yazıldığı arazinin hemen yanına arabada yatarlarken sallanmışlar da
yok efendim, annesini gece görmüşte falan filan.
gözüm babama gitti..
şöyle içtiği çayı sehpaya bırakıp, doğruldu ve:
- bundan yıllar evvelsi henüz 18 yaşımdayken evimize bursa' nın gürsu ilçesinden bir tane adam
misafir olmuştu. adam seyismiş. işi gücü atlarla ilgilenmek. babamında çok güzel rahvan cinsinden kahverengi bir atı vardı.
ona binmeyi öğretmişti bana. o günler böyle değiliz tabii. zıpkın gibi delikanlıyız. altımda at oldu muydu ne yollar ne bayırlar..
hiç bir şey dayanmazdı.. rüzgar bile..
haydaa baba dedim içimden. sende mi?
- meğer bu bize misafirliği gelen adama babam bizim kahverengi atı satmış. adam demiş ki;
" tahsin şu atı senin oğlana versekte köye zütürüverse. harçlığın neyin her şeyini ben veririm."
- babamda beni yanına çağırdı.
" aykut oğlum şu atı gürsu' nun orada karahırka köyü var. gürsuyu geçiyorsun. tarlaların etrafından doğru dolaş. olmadı sorarsın..
başlık yok! burası bom boş!