-
1.
+123 Ocak ^ saat: 17 ^ Yasemin Cafe
Betülle beraber soğuk havayı içimize çeke çeke uzun bir yol yürüyüp Yasemine gelmiştik. Geldiğimizde Neslihan ve Abdullah oturmuş konuşuyorlardı. Emrah ve Elifte birazdan gelirlerdi herhalde. Neslihan kimden geldiği belirsiz kağıdı elinden hiç bırakmamıştı, elinin teri hiç gitmemişti. Abdullahın ona yakınlaşmakta olduğu bu dönemde bu tür bir olay hepimizin aklını kaıştırmıştı.
- Ne olacak şimdi?
+ Ne olacağı var mı oğlum, salakça bir şakadır işte.
Neslihanın tedirginliği hala üzerinde. Abdullah düşünceli. Ben dün geceden başlayan Betül heyecanını hala içimde sayıklıyorum. Betül ara ara gözlerimi yakalamaya çalışıyor, besbelli. En son gözgöze gelmemizden sonra Betül kımıldadı yerinden:
- Az konuşalım mı Manço?
+ Olur, konuşalım.
Betül ayağa kalktı, yürüdüm arkasından. Terasa çıktık. Hava kararmaya yüz tutmuş.
- Nedir sence bu?
+ Bilmiyorum.
- Korkuyorum.
+ Sen niye korkuyorsun ki?
Betül cevap vermedi. Elini cebine atıp küçük bir not kağıdı çıkardı. Kağıdı uzatıp elime sıkıştırdı.
- Bugün sabah defterimin arasında buldum.
Kağıdı açtım, titrek bir yazı vardı üzerinde:
' Bir kış akşamı, bir ayaz gece. '
başlık yok! burası bom boş!