/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 76.
    0
    Onlara olanları anlattık. Öpüştüğümüzü değil tabii ki. Bunu kendimize saklasak daha iyi. Oraya kadar olan kısmı. Özgür'ün nasıl kurtulduğunu ben de tam anlamamıştım. Hızlı hızlı ve nefes nefese anlattı:
    "... Sonra lamadan atladım ve onu ayaklarımla zombilerin üstüne ittim. Hayvancağız üstlerine düşünce kalkmakta zorlandı, o sırada onu ısırmaya başlamışlardı bile. Pis yaratıklar, öyle hızlılar ki... " Herkes olayı bizim ağzımızdan pür dikkat dinlerken Caner de hızlıca önceden yalnızca bir kere gittiğimiz depoya sürüyordu. Onu her ne kadar sevmesem de yanımızda olması işimize yaramıştı. Hem arabasını kullanabilmiştik hem de
    saklanabilecek bir yerimiz vardı. Özgür'ün öptüğü kişi de bendim ayrıca, Caner'den nefret etme sebebimin büyük bir kısmını Özgür'le olan yakınlığı oluşturuyordu. Depoya gelmiştik. Arabadan inip bahçe kapısından içeri girdik. Etrafta yaratıklardan yoktu. Caner büyük kapıya sertçe vurdu. Biri delikten baktı, Caner'i görünce kapı açıldı.
    "Bunlar kim?" dedi daha önce görmediğim bir adam.
    "Bizle yemeklerini paylaşan aile. Bu Özgür. Bu Kemal abi, Alp, bu da Elena, pek Türkçe konuşamıyormuş. Ve Savaş." Adam uzanıp elimi sıktı.
    "Ben Aslan." dedi. Benden en fazla 10 yaş büyük olabilirdi. Geniş koridorda yürüdük. Kapısı açık olan bir odada 40'lı yaşlarında bir kadın ve küçük bir kız gördüm. Kadın kızın saçlarını örüyordu. Biz yürüdükçe hafızam yerine geldi ve buradan daha önce geçmiş olduğumu anladım. Aslan ve Caner yanyana yürüyorlardı "Sizi Salihler sandım." dedi Aslan.
    "Onlar hala gelmediler mi?"
    "Dört gündür yoklar." dedi adam ve sesinin tonu bir an bile değişmeden devam etti:
    "Bence öldüler." Caner "bilmem" der gibi kafasını salladı. Büyük odaya gelmiştik. Aslan metal kapıyı çaldı. "Hoşgeldiniz eski dostlarım." dedi biz içeri girer girmez tanıdık bir yüz.
    "Merhaba Bora bey." Kemal elini uzattı ve el sıkıştılar. Özgür'ü kaçırıp yiyeceğimizi elimizden alan bu adamdan her ne kadar tiksinsem de şuan ona ihtiyacımız vardı.
    "Onlardayken saldırıya uğradık." dedi Caner bir sandalyeye otururken. Köşedeki koltukta oturan çocuk konuşmaya katıldı:
    "Buraya getirmek zorunda mıydın onları?" Çocuğa baktım, bu daha önce Özgür'ü kaçırmasında Caner'e yardım eden Ozan'dı. Halbuki Özgür giderken ona sarılmıştı. iyi anlaştıklarını sanmıştım. içeri bir anda bir kız koşarak girdi. "Özgür!" dedi ve onun boynuna atladı. Özgür de coşkusuna karşılık verdi.
    "Elif! Seni çok özledim!" Kız Özgür'ün yaşlarındaydı ve biraz tombuldu. Özgür kaçırılıp buraya kapatıldığında onunla ilgilenen kız olmalıydı bu. Özgür'ün burada neden iyi vakit geçirdiğini ve tekrar gelmek istediğini anlamış oldum. Elif'ciğim, buraya girmemen gerektiğini biliyorsun." dedi Bora. Elif özür dileyerek ve hepimize gülümseyerek dışarı
    çıktı. Kapıyı arkasından kapattı. "20 yaşının altındakileri ve kadınları buraya sokmuyoruz da. Burası Başkan'ın odası gibi bir şey. Grubumuzu hayatta tutmak için toplantılar yaparız." dedi Bora. Başkan havalarını sevmiş ve alışmış olmalıydı. Burada yaşayan 25 kişi
    olduğunu söylemişti önceden. Biz 5 kişi zor hayatta kalıyorken 25 kişiye bakmak zorunda olmak kötüydü. O da kendi yöntemleriyle halletmeye çalışmıştı. Bunların içinde yiyeceğimizi çalmak olsa da bunu depodaki insanları hayatta tutmak için yapıyordu. Ve anlayabilirdim
    "Şimdi fazladan 5 kişiye daha mı bakmak zorundayız?" diye sordu Ozan'ın yanında duran adam. O, Ozan ve Caner'den biraz daha büyüktü. Neredeyse Bora abi kadar olgundu.
    "Zorunda kaldım, Turgut abi. Ne yapsaydım, onları ölüme mi terk etseydim?" Bunu söylediği an beşimizde de bir titreme oldu. Özgür'ün neredeyse öldüğü aklıma gelince gözlerim dolmuştu sanırım.
    "Terk etseydin. Bizim yaşama şansımız çoğalırdı." dedi adının Turgut olduğunu öğrendiğim adam. Caner onu umursamadan Bora'ya döndü:
    "Yerimiz var, battaniyemiz de yatağımız da var. Salihler yemek bulduğu zaman da bolca yemeğimiz olacak. Kalabilirler, değil mi?"
    Bora derin bir nefes aldı. Yere baktı. Odadaki herkes onun kararını bekliyordu. Sessiz geçen bir dakika bana bir saat gibi gelmişti. Onlarla yaşamayı hiçbirimiz istemiyorduk ama başka şansımız yoktu.
    "Salihler sanırım gelmeyecek." dedi. Deminden beri bahsedilen bu Salih'in kim olduğunu merak ettim. Yemek aramaya giden bir grup mu oluşturmuşlardı?
    "Berkay ve Cemre de mi?" diye sorarken sesi titredi Caner'in. Bora kafasını sallayınca Caner yüzünü buruşturup havaya baktı. Üzülmüştü. Derin bir nefes aldı.
    "Bu yüzden yiyecek sıkıntısı çekiyoruz." dedi Bora. Özgür'e döndüm, suratı ifadesizdi. Elena ve Alp de yaşadıklarının şokunu yüzlerinden atamamışlardı. Kemal'e baktığımda ise soğuk kanlılığını yine koruyor, pür dikkat olanları izliyordu. "Ama üç kişi eksildiğine göre onları yanımıza alabiliriz, değil mi?" diye sordu Caner. Bora üzüntüyle bize baktı. Alp'in
    üzerinde gözlerini uzun uzun gezdirdi. "Üzgünüm." diye cevap verdi en sonunda. Bir şeyler yapmalıydım. Artık pasif olmayı bırakmalı ve yardım etmek için çaba göstermeliydim. Ve yine böyle zor bir anda, aklıma bir fikir geldi. "Ben yiyecek aramaya giderim. Ve arkadaşlarınızı da bulurum." dedim. Odadaki bütün gözler benim üzerime döndü.
    Turgut dalga geçer gibi gülmeye başladı. "Sen? Hahahah... Tek başına mı?"
    "Ben de onunla giderim." dedi Kemal. Fikrimi beğenmişti, bana gurur duyar gibi baktı.
    "Ben de." dedi Özgür de elbette. Cesaretini göstermekten çekinmezdi. Ona birkaç saniye baktım. Belki de o birkaç saniye diğer insanlar için azdı, fakat ben o birkaç saniye içinde Özgür'e ne kadar teşekkür ettiğimi, olanlara hala inanamadığımı ama ne olursa olsun ona sahip olduğum için çok şanslı olduğumu ve onu çok sevdiğimi anlatmıştım. Ve
    işin güzel kısmıysa, gözlerinin içi gülerek bana baktığında anlatmak istediklerimin hepsini anlamıştı.
    "Eğer gerçekten yiyecek bulabilirseniz, bizimle istediğiniz kadar kalmakta özgürsünüz." dedi Bora. Kararlı ses tonundan onun da fikrimi beğendiği anlaşılıyordu.
    "Yalnızca gidecek başka bir yer bulana kadar kalacağız." dedi Kemal. Birkaç adım attı. Bora ona gülümsedi. Ve sıkması
    için elini uzattı.
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster