1. 26.
    +1
    zamanında gayet iyi giyimli, bilgili bir adam yolda yürüyormuş. hafif bir şarkı mırıldanması eşliğinde yürürken o beton bloklar, o sıkıcı avmler, o şehrin kuru gürültüsü ve o halinden her zaman mutsuz olan, mutluluk nedir bilmeyen insanlar arasında bir deveye denk gelmiş. biraz süzmüş deveyi.

    sonra usul usul yanına yaklaşmış. devenin o hüzünlü, dertli ve kederli bakışları eşliğinde ağzından şu cümleler dökülmüş...

    -hey deve boynun neden eğri?

    deve ne hikmetse anlamış adamın dediğini. bakışlarını bir süre kaçırmamış. o ürkek, mahsun bakışları ile bir süre bakmış karşısındaki adama. sonra şehre bakmış. insanlara, kalabalığa, gürültüye... hergün yaşanan o boş koşturmacaya bakmış. mutsuz ifadelere, boşvermişliklere, tatminsizliklere, aç gözlülüğe...

    gözlerinden süzülen bir kaç damla yaş eşliğinde başını yavaş yavaş adama çevirmiş. o ıslak gözleriyle sanki adamı delip geçmiş. sonra yavaş yavaş şu kelimeler dökülmüş dudaklarından...

    -AAAAĞĞĞAAIIIĞĞAAAĞĞAAAHHAAĞĞIIIAAA

    özet: develer konuşamaz...
    ···
   tümünü göster