-
51.
0Duyulan silah sesi ile herkesin evin kapısının önüne fırlaması bir olmuştu. Zaten duyduğumuz endişeden gergin olan bedenlerimiz iyice titriyordu. Birkaç dakika öylece kalakaldık. Kemal, yine en cesaretlimiz olduğunu göstererek (Özgür
hariç, fakat şuan Özgür yoktu, kaçırılmıştı) kapıyı açtı. Dışarı çıkıp sessizce kapıyı ardından kapattı. Elena ve Alp'e
"Burada kalın." dedikten sonra Kemal'i takip ettim. Kapının dışında yere eğilmişti. Etrafta başka bir insan ya da zombi olmadığına emin olduktan sonra yanına gittim. Yerden sanki bir kağıt parçası almıştı. Üzerini okudu. Elindeki neydi, kim yazmıştı, bilmiyordum ama okuduğu her kelime ile kaşları biraz da kalkıyor, vücudu biraz daha kamburlaşıyordu.
Bitirince kağıdı elime verdi. Bir mektuptu. Büyük bir heyecanla okudum:
Arkadaşınız Özgür elimizde. Ona zarar vermedik ve vermek gibi bir niyetimiz de yok. Hayatta kalan küçük bir grubumuz var. Aynı sizin gibi. Evet, sizi bir süre izledik. Güneye doğru büyük bir depoda yaşıyoruz. Tek isteğimiz aranızdaki iki kişiyle erkek erkeğe konuşmak. Kimseye zarar gelsin istemiyoruz, bu yüzden bizim dediğimiz şekilde oynayacağız. Yarın öğlen iki arkadaşım Caner ve Ozan sizi turuncu bir minivanla alacak. Bana getirecekler. Yanınızda silah getirmeniz sizin için iyi olmaz. Görüşmek üzere demeyeceğim, orada olacağınızdan eminim. Kızı istiyorsanız buna mecbursunuz.
içeri girdiğimde Alp kağıdı elimden çekerek alıp okudu. Kemal Elena'ya durumu izah ediyordu. Oturacak bir yer buldum. Benim suçum muydu diye düşünmeye devam edersem ya suçluluktan intihar edecek ya da delirecek, aklımı yitirecektim. Daha ne hissettiğimi bile bilmeden itmiştim onu. Özgür'ü. Ve şimdi benim yüzümden onların elindeydi. Alp
yanıma geldi. Diyeceklerini kimsenin duymaması için kulağıma eğildi. Bacak kadar bir çocuktan çok daha fazlası gibi göründü o an gözüme. Büyümüş de küçülmüştü sanki.
"Onu geri getirmezsen çok kötü olur."
Kaskatı kesildim. Kafamı sallamama fırsat bile vermeden uzaklaştı.
başlık yok! burası bom boş!