-
1.
+3yaşlarda bir çocuğun sesiydi bu... Kapıyı araladım. Güler yüzlü bir
gençle karşılaştım... Elinde bir vazo benzeri heykeli de andıran bir
şey vardı... "Köyümüze hoşgeldiniz" dedi. "Teşekkür ederiz ama
saat çok geç , neden bu saatte verdiniz" dedim. "Kusura bakmayın
, gaz lambanızı açık unutmuşsunuz.Biz de evdesiniz uyumadınız
sandık" dedi.. O gaz lambasının merdivenlerden inerken kapalı
olduğuna yemin edebilirdim...
- Fuat Erdağ anlatmaya devam ediyor ;
Aslında hafif bir uykum vardır... Çıt sesi duysam uyanırdım çoğu
zaman ama o gece ne kapı sesi ne de gülüşme sesi duymuştum...
Sabah olunca aşağı inip heykeli görünce anladım eve birinin
getirdiğini... "Füsun , bu nerden geldi" dedim... Olanları anlattı.
Allah Allah dedim , gecenin üçünde neden bizim evimizi izlesinler
ki diye düşünüyordum. Fazla üstelemeden devam ettim... Kahvaltı
için mutfağa geçtik. Karlar eriyince bahçede kahvaltı etmek keyifli
olacaktı. Füsun'a bir isteği olup olmadığını sordum , köy kahvesine
gidip köylü ile tanışacaktım. "Fazla geç kalma , uyuyabilirim belki"
demişti. Merak etmemesini söyleyip yokuşu inmeye başladım...
Sokakta kimse görmemiştim yine. Penceler kapalı perdeler
çekiliydi. Heralde yaşam belirtisi olan tek ev bizimkiydi... Ve köyde
sadece muhtarı , çay ocağında çalışan çocuğu ve Füsun'un
gördüğü hediye bırakan çocuğu görmüştük. Köy kahvesine
oturduğumda da ortalık yine sakindi. Bi çay isteyip beklemeye
başladım.
Yine kahveye ilk muhtar geldi... Ofisine geçmeden doğruca
yanıma gelmişti... Muhtar sıcakkanlı , sevecen , çalışkan bir
adamdı. "Nasılsın öğretmen bey , rahat uyudun mu gece" dedi.
"Çok şükür , evimizi aramadık muhtar bey." dedim. Geceler biraz
daha da serin olur ama alışırsınız dedi. Muhtar bir şey söylemek
ister ama söyleyemiyor gibiydi... Daha sonra dayanamadı , lafa
atıldı "Bu köye tayinin çıktığında hiç endişelenmedin mi ?" diye
sordu. Söylentilere
başlık yok! burası bom boş!