+1
Beyler, bayanlar yorumlara bakıyorum da herkes direk 'amk kürdü', 'gibtir kürt' tarzı şeyler yazmış. Bu böyle olmamalı. Adam bizim ırkımıza küfretmemiş(etse zaten olacaklar malum). Sadece Türklerin Barbar bir kavim olduğunu kendi fikir ve görüşleri doğrusunda açıklamaya çalışmış. Peki biz ne yapmalıyız bunun için. Tartışmalıyız. Yani direk 'biz barbarız n'olacak lagn' veya 'gibtir amk kürdü' deyip konuyu kapatmamalıyız.
Öncelikle Kavimler Göçü hakkındaki öne sürdüğün tez Kavimler Göçü'nün ilk dönemini kapsar. Yani Avrupa'nın Got, Vandal, Anglo-Sakson , Frenkler gibi Cermen kabileleri tarafından derdest edildiği dönem. Zaten o dönem Avrupa yerlileri Barbar kelimesini Cermen kabileleri tanımlamak için kullanmışlardır. Sonrası malum bu Cermen kabileleri Avrupalılarla karışıp benliklerini kaybedince(Bulgarlar gibi) Barbar kelimesi bizim başımıza patladı.
ikinci olarak Fatih'in 3 gün boyunca yağma izni verdiği iddiası doğrudur ki Fatih'in istanbul'u aldıktan sonra yağma yapmaması hem islam hukukuna hem de tarihe aykırıdır. Şehir alındıktan sonra 3 gün yağmalanmıştır. O devirde savaşların nedenlerinden birisi de yağmaydı. Askerlerin savaşa gitme nedeni ganimet elde etmekti. Bu ganimetin içinde para, mal mülk olduğu kadar erkek ve kadın köle elde etmek de vardır. Çünkü askerler bekardır ve kadın köleleri cinsel ihtiyaçları için kullanacaklardır -ki biz buna günümüzde tecavüz diyoruz-, erkek köleleri ise esir pazarlarında satarlardı. Yani dönemin acımasız şartları. Fransızlarda, ingilizlerde aynı amaç için savaşıyorlardı. Yağma ve köle ticareti.
Üçüncü ve son olarak Mimarinin gelişmesinin etkenlerini biliyorsundur umarım. Tıpkı Kürtler gibi göçebe yaşayan Türklerin mimarisinin Uygur Kağanlığı'na kadar pek gelişkin olmadığını söyleyebiliriz. Ama vatansız yaşadıkları iddiası biraz saçmadır. Orta Asya bozkırlarında göçebe hayatı yaşayan insan toplulukları yazlık alanlar ve kışlık alanlar belirleyerek belirli bir yol üzerinde göç ederlerdi. Göçler rastgele değildi. Göç edilecek yerler ve takip edilen yollar önceden belirliydi ve ayrıca Orta Asya nüfusunun çoğunluğunu teşkil eden göçebe toplumlarda hayvancılık ön plandaydı.