+10
-14
Sakin olmalıydım. Eğer sakin olmazsam hızlı nefes alıp verirdim. Eğer hızlı nefes alıp verirsem yerimi belli ederdim. Eğer yerimi belli edersem yakalanırdım. Ve eğer yakalanırsam iyi ihtimalle ölür, kötü ihtimalle ise bir zombiye dönüşürdüm.
iki buçuk yıldır hayatta kalmayı başarmıştım. Bu virüs ilk ortaya çıktığında, yani bundan iki buçuk yıl önce, henüz on beş yaşındaydım. Ve o zaman bile hayatta kalmayı başarabildiysem, şimdi kesinlikle başarabilirdim.
Bana doğru yaklaşan ayak sesleri duyduğumda kendime itiraf etmek istemesem de sonumun geldiğini biliyordum. Kaçabileceğim hiçbir yer yoktu. Güvenli olan hiçbir yer yoktu. Ülkelerin çoğunda 'yaşayan insan' kalmamıştı. Türkiye'de o ülkelerden biriydi.
Bazı ülkelerde güvenli bölgeler oluşturulduğunu tahmin edebiliyordum. Ancak Türkiye onlardan birisi değildi.
isterik bir şekilde gülümsedim. Birazdan hayatta kalan son Türk ölecekti. Yani ben. Türkiye zombileşmekten kurtulamamıştı. Ben iki buçuk yıl boyunca yaşayan tek bir insana dahi rastlamamıştım. Canlı birileri olsa beni muhakkak görürlerdi. Ya da ben onları görürdüm. Türkiye'nin başkentinde yaşıyordum. Eğer burada hayatta kalan insan yoksa, hiçbir yerde yok demekti. Belki, ufak bir ihtimal dahi olsa istanbul'da hayatta kalan insanlar olabilirdi. Bu düşüncemin doğru olduğunu umdum. Yoksa birazdan resmen Son Türk ölecekti.
Karnım guruldayınca korkudan nefesimi tuttum. Başıma ne geldiyse bu açlık yüzünden gelmişti zaten. Ailem ve ben salgından önce oldukça güvenli bir sitede yaşıyorduk. Kapılarımız bir füze atılsa bile açılmayacak cinstendi. Ve şükürler olsun ki zombi de geçirmiyorlardı. Altıncı katta yaşadığımızdan camdan da herhangi bir tehlike gelmesi mümkün değildi.
Benim bu zamana kadar hayatta kalmamda en büyük yardımcı etken bu olmuştu. Ama evimden zaman zaman çıkmam gerekiyordu. Evde sınırsız su olsa da (faturayı ödemediğim için suyumu kesecek bir devlet kalmamıştı) yiyecek yoktu.
Bende arabama binip en yakın marketlerden yiyecek almaya başlamıştım. Arabayı sonuna kadar dolduruyor ve yiyecekleri evime zütürüyordum. Ancak geçen ay zombilere kurban gitmekten son anda kurtulmuştum ve normalde üç aylık yiyecek alabilirken yalnızca bir aylık yiyecekle geri dönmek zorunda kalmıştım. Normalde evimin olduğu semtte çok zombi olmazdı. Ancak nedense son bir aydır çok daha fazla zombi görüyordum. Bu durum yüzünden dışarı çıkmaya cesaret edemesem de iki gündür hiçbir şey yememiştim. Ve açlıktan ölmekte oldukça acı verici bir şeydi.
Aklımdaki düşünceleri bir kenara atıp içinde bulunduğum duruma odaklandım. Hava aydınlık olsa da marketin sonundaydım ve içerisi bu yüzden karanlıktı. Elimde tuttuğum yayıma ve oklarıma baktım. Bütün bu olanlar yaşanmadan önce okçuluk kursuna gidiyordum. Ve birçok turnuvada derecelerim de vardı. Zombi öldürürken de işime yarıyordu. Her zaman insanların kendilerine yararlı olacak hobiler edinmelerinden yanaydım. Sonuçta ne zaman bir zombi istilası olacağı belli olmuyordu.
içimden bildiğim bütün duaları sıralamaya başlamıştım. Çünkü zombilerin giderek yaklaştığını duyabiliyordum. işin kötüsü marketin içinde yayımla düzgün bir atış yapıp yapamayacağımı bilmiyordum. Her ihtimale karşı yanımda bıçak bulundursam da daha önce bir zombiyle bıçak kullanabileceğim kadar yakından dövüşmemiştim.
Rez Ve Şukuları Ekgib Etmeyin Devam Edicem Rez Gelirse...